İzlem Gürçağ, bakanlık koltuğundayken süt dökmüş kedi gibiydi.

Başbakan Üstel’i ağzından düşürmezdi, her fırsatta methiyeler dizerdi.

Ama ne zaman o koltuk elinden alındı, bir anda vicdanı kabardı, dili açıldı, Başbakan Üstel “yönetemiyor” oluverdi.

Bakan olduğu dönemde aynı Üstel vardı,

aynı hükümet vardı.

O zaman sorun yoktu,

çünkü makam vardı, güç vardı.

Şimdi koltuk gidince her şey batmaya başladı.

Ne hikmetse, “yanlış” dediği o yönetim, ancak görevden alınınca yanlış oldu!

Bu toplum aptal değil!

Görevdeyken susup, görevden alınınca aslan kesilenlere artık kimse inanmıyor.

Bunlar samimiyet değil, çıkar sarsıntısı.

Koltuk gidince herkes “halkın sesi” kesiliyor,

ama o halk koltukta otururken hiç akla gelmiyor.

İzlem Hanım, eğer gerçekten Üstel’in yanlışlarını görüyorsaydınız,

Bakan olduğunuz dönemde neden sustunuz?

Neden o dönemde tek kelime etmediniz?

Çünkü koltuk sıcak, mikrofon yakın, güç yanınızdaydı.

Şimdi o koltuk yok diye “Üstel yönetemiyor” demek,

Ahh.. Ahh..

Bu koltuk nelere kâdir!

ne cesaret, ne vicdan, sadece koltuk kederi!