Kıbrıs’ta adeta suç batağına saplanmış bir şahıs elini kolunu sallayarak dolaşıyor,
tehdit ediyor, dolandırıyor,
insanları kandırıyor,
haklarını gasp ediyor!
Ve ne oluyor?
Hiçbir şey!
Peki, bu suç çarkı nasıl dönüyor?
Kimler koruyor bu kadını?
Hangi eller devreye giriyor!
hangi kapılar açılıyor da bu şahıs hakkında tek bir işlem bile yapılmıyor?
*
Daha önce İran’daki suç sicilini ortaya koymuştuk.
Açık açık yazmıştık!
Bu kadın suçlu!
Ülkesinde dolandırıcılık,
tehdit ve daha birçok suça bulaşmış bir isim. Şimdi burada da benzer taktiklerle insanları mağdur etmeye devam ediyor.
Sahtekârlık, baskı, tehditle insanların iş yerlerine çökmeye çalışıyor.
Ama bu ülkede adalet sisteminin çarkları sadece garibanın üstüne dönüyor.
*
Bu şahıs, Ashraf Farhid, gözümüzün önünde insanların malına mülküne çöküyor.
Bir işletmede %60 hissesi bulunan B. isimli şahıs, kendi hisselerini satmak istiyor.
Ortaklardan biri, bu hisseleri almak için 12 bin dolar öneriyor.
Ama işte tam burada Farhid devreye giriyor! Öyle bir oyun kuruyor ki, hisseleri alması gereken kişiye “Onlardan bu parayı alamazsın, al 3 bin doları” diyerek işletmenin çoğunluk hissesini kendi üzerine geçiriyor.
Bitmedi!
Avukat masrafı adı altında, dükkanın diğer ortağı L.’den binlerce dolar para topluyor.
Ama iş icraata gelince,
ne hisse devri var,
ne de verilen sözler tutuluyor.
Peki, bunun adı ne?
Alenen dolandırıcılık!
*
Bu kadının yaptığı her şey ortada.
Mağdurlar şikayetçi!
Raporlar var!
Ancak gelin görün ki!
poliste tek bir işlem yapılmıyor!
Açık açık soruyorum!
Bu kadını kim koruyor?
Hukuk sadece güçsüzler için mi var?
Ve en önemlisi:
İçişleri Bakanı Dursun Oğuz ile Polis Genel Müdürlüğü bu rezaleti neden sadece izliyor?
Burada halkın gözünün içine baka baka bir suç şebekesi kurulmuş. İnsanlar kandırılıyor, dolandırılıyor, malına mülküne el konuluyor. Ancak devletin en yetkili isimleri, İçişleri Bakanı ve Polis Genel Müdürü sadece bakıyor. Seyrediyorlar!
Bu şahıs, dolandırıcılıktan bıkmıyor.
İnsanlara vaatler veriyor,
paralarını alıyor,
sonra hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyor. L. ve eşi, dolandırıldıktan sonra maddi sıkıntıya girip Kıbrıs’a dönemedi bile.
Peki bu kadar açık suç varken, polis neden harekete geçmiyor?
*
Bu işin peşini bırakmayacağız!
Bu kadar göz göre göre yapılan dolandırıcılığa, tehdide, hukuksuzluğa ses çıkarmayanlar da en az bu suçu işleyenler kadar suçludur.
Dursun Oğuz ve Polis Genel Müdürlüğü, bu sessizliğinizle siz de bu suça ortak olmuyor musunuz?
Hukuk, sadece güçlünün elinde bir sopa mı? Yasa, sadece garibanın yakasına mı yapışır? Hani bu ülke hukuk devletiydi?
Eğer gerçekten hukuk varsa,
İçişleri Bakanlığı ve Polis Genel Müdürlüğü bu kadını sınır dışı etmek için neden harekete geçmiyor?
Bu memleket sahipsiz değil!
Halk her şeyi görüyor.
Kimlerin suçluları koruduğunu,
kimlerin haksızlık karşısında sustuğunu not ediyor.
Ama unutmayın: Siz sustukça,
bu ülke daha büyük bir bataklığa sürükleniyor.
Bu yazı burada bitmeyecek, bu işin peşini bırakmayacağız!