Polislerimiz canını dişine takarak bu illetle mücadele etmeye çalışıyor. Her gün tutuklamalar, her yeni gün farklı olayları görüyoruz, duyuyoruz, okuyoruz…
Son dönemde ülkemizde gerçekleşen uyuşturucu operasyonlarının artışı ve buna bağlı olarak gençlerin bu illete kurban gitmesi alıştığımız bir durum haline geldi.
Dün akşam Lefkoşa-Gazimağusa anayolunda yaşanan olay ise meselenin geldiği zirve noktayı gözler önüne serdi derken sabahın Gazimağusa’da 4 kiloya yakın neredeyse rekor miktarda uyuşturucu ele geçirildi…
Her şeyi geçtim de 4 kiloyu bu ülkeye nasıl soktular? Hadi dışarıdan gelmedi diyelim, üretim tesislerimiz mi var? Ve daha soracak çok soru var….
***
Kıbrıs, Akdeniz’deki konumu nedeniyle uyuşturucu ticaretinde kritik bir noktada.
Afrika, Orta Doğu ve Avrupa, arasındaki köprü görevi gören bu ada, ne yazık ki yasa dışı yollarla yapılan uyuşturucu sevkiyatlarının uğrak noktalarından biri haline gelmiş durumda.
Coğrafya kaderdir deriz hep ama bu iş kader falan değil, belli başlı baronların karnını doyurduğu bir yer haline geldik.
Düşünün öyle bir adayız ki, sadece hava ve deniz yoluyla ulaşılabilen, Güzelyurt’tan kaçan birinin gidebileceği en uzak mesafenin Karpaz olması aslında çok büyük bir avantaj olmasına rağmen öyle bir sistem var ki tüm bunları nasıl oluyorsa dezavantaj olarak bize yansıyor.
***
Uyuşturucu bataklığına saplanan insanlarımızın sonu ya mezar ya da hapishane oluyor.
Bu gerçeği görmezden gelmeye devam ederken bir de çevremizde bu illete bulaşan insanları gözlemlediğimizde, kurtulabilenlerin sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini açıkça görebiliyoruz.
Bu noktada, gençleri uyuşturucuya teşvik eden unsurların uzmanlar tarafından belirlenmesi ve ortadan kaldırılması artık ŞART oldu. Gençleri bu beladan uzak tutmak için toplumsal bir seferberlik başlatmalıyız.
****
Uyuşturucu baronları para kazansın diye her gün yeni evlere ateş düşüyor. Aileler yıkılıyor, gençlerin hayatı kararıyor. Bu felaketin önüne geçmek için v geleceğimizi karanlığa sürükleyen bu tehlikeye karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Unutmayalım, bugün başkalarının çocukları bu bataklığa saplanıyor olabilir, ancak yarın bu tehlike bizim ve tüm sevdiklerimizin kapısını da çalabilir!