Tekin Arhun davasını biz ve 1-2 gazeteci yazmasa inanınız memleketin böyle bir davadan haberi dahi olmayacak. 
Öyle ki, bu davaya özel takip yapan ama nedense hep Arhun lehine haberler yazan kişiler bile var! 
Neyse, konumuz bu değil!
Son günlerde Başsavcı Sarper Altıncık ile ilgili haberleri takip ediyorum!
Çok ciddi iddialar var!
Elbette bu iddiaları cevaplayacak olan Sayın Altıncık’tır.
Yalnız burada bir bilgi kirliliği mevcut.
Tekin Arhun’un dava dosyaları Sarper Altıncık döneminde tozlu raflardan alındı dava haline dönüştürüldü.

*

Yani Arhun şu anda tutuklu yargılanıyorsa, bu Altıncık döneminde oldu.
Oysa Altıncık öncesi bahse konu dosyalar hep kenara itilmiş ve hiç gündeme getirilmemişti.
Yiğidi öldür ama hakkını ver noktasından hareket etmek ve Arhun’a dava açılan dönemin Başsavcısının Altıncık olduğunu söylemek gerek!
Diğer yandan yapılan hataları da konuşmak gerekiyor!
Örneğin Arhun’un “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Yoluyla Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek", "Kişiler Arasında Telefon İle Yapılan Haberleşmeyi Tarafların İzni olmaksızın Kaydetmek ve İfşa Etmek", "Tanıkları Yalan İfade Vermeye veya Doğru Şahadeti Gizlemeye Teşvike Teşebbüs Etmek" suçlarından yargılandığı davada önemli tanıklardan biri olan Erkut Hafız’ın teminatının kaldırılması ve
Erkut Hafız’ın bu yolla ülkeyi terk edip yurtdışına kaçması! 
Hem de davadan hemen önce!!!
Şimdi bu kaçışın altında bir şeyler aramak yanlış mı?
Ortada bir sürü soru işareti ve yurtdışı yasağı kaldırılan bir tanığın ülkeyi terk etmesi var!
Üstelik sosyal medyada yayınlanan bir ses kaydında, Arhun, Hafız’ın iplerini elinde tuttuğunu açıkça ifade ediyordu!

*

Aynı Hafız da geçtiğimiz haftalarda sosyal medya üzerinden Arhun ile arasında problem olmadığını açıklamıştı!
Şu çarpık ilişkiye bakar mısınız?
Oysa bahse konu ses kaydı zaten başlı başına suç teşkil ediyordu!
Mahkemelerden başsavcılığa, siyaseten polise kadar herkesi zan altında bırakan bahse konu ses kaydında “Adaletin tecellisini engellemeye” çalışmaktan tanığa müdahaleye kadar birçok suç işlendi.
Ancak benzer bir durumda, yani Avukat Mustafa Şener konusundan adım atan polis, savcılık ve yargı, Arhun’un bahse konu ses kaydında açıkça  suç işlediği bu olaya karşı sessiz kalmıştır. 

*

Oysa aynı yetkili kesimler, Mustafa Şener'i ve yanındaki kişileri anında tutuklayıp içeri atmış ve  ''Adaletin tecellisini engellemeye çalışmak', “Tanığa müdahale'' ve ''Gizli İttifak Kurmak''  suçları davasını getirmişti. 
Peki, Arhun bahse konu ses kaydında adaletin tecellisini engellemeye çalışmıyor muydu?
Kesinlikle!!!
Peki, Arhun aynı ses kaydında tanığa nasıl müdahale edeceğini anlatmıyor muydu?
Kesinlikle!!!
Peki, bu ses kaydında Arhun, karşısındaki kişiye gizli ittifak kurmayı teklif etmiyor muydu?
Kesinlikle!!!

*

O zaman ortada tas gibi duran ve aynı suçu işleyen ve şimdilerde evrak sahteleme suçundan tutuklu yargılanan Tekin Arhun tutuklanmadan önceki dönemde, Elena Morfu adlı bir Facebook sayfasından bahse konu ses kaydı yayınlanmasının ardından neden tutuklanmadı?
Neden Arhun aleyhine bu suçlamalar getirilmedi ve yargı önünde hesap vermesi istenmedi?
Bahse konu ses kaydını bu memleketin Polis Genel müdürü, Başsavcısı ve hakimleri dinlemedi mi?
Ne geldiyse başımıza anayasaya aykırı olmasına rağmen kişiye özel muameleden geldi!
Adalet herkese lazım.
O nedenle beklentimiz adaletin herkese eşit mesafede olması!
Takip edeceğiz.