Yıllardır bize anlatılan bir masal vardı. Türk Devletleri Teşkilatı bizi bekliyordu.
Türk dünyası KKTC’yi tanıyacak, elçilikler açılacak, biz de o büyük coğrafyanın onurlu bir parçası olacaktık.
Masalın adı: “Kopmaz Parça”
Sonu ne oldu biliyor musunuz?
Kırık hayaller ve suskun diplomasi.
Türkiye’nin yoğun çabalarına rağmen, KKTC ne asil üye yapılabildi, ne de sembolik adımların ötesine geçilebildi.
Ve yetmedi, “kardeş” dediğimiz ülkeler birer birer Güney Kıbrıs’ta elçilik açmaya başladı.
Evet, yanlış duymadınız…
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan…
Hepsi Rum tarafında bayrak açıyor!
Hani biz aynı ırktık?
Hani biz “bir millet, beş devlettik”?
Hani Kıbrıs, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıydı?
Demek ki bu işler duyguyla değil, çıkarla yürüyormuş.
Demek ki “bizden sayılan” ülkeler bile Kıbrıs meselesinde tercihini çıkarından yana kullanıyormuş.
Ama daha da acısı ne biliyor musunuz?
Bunu gören bizimkiler anında 360 derece yön değiştirdi.
Daha dün çıkıp “Tanınıyoruz! Tanınacağız! Geliyor gelmekte olan!” diyen siyasiler, bugün suspus.
Çünkü oyun bitti.
Hayal satma dönemi sona erdi.
KKTC lideri Ersin Tatar ve bu hayalin arkasına saklananlar artık şunu anlamalı:
Diplomasi, temenniyle değil; gerçeklerle yapılır.
Sırf “gösteri olsun” diye katıldığınız toplantılar, size “gözlemci” etiketiyle sınırlı kalırsa, kimse sizi ciddiye almaz.
Artık masalları bırakın.
Gerçeklerle yüzleşin.
Bu halk, diplomatik şov değil; onurlu, tutarlı ve karşılığı olan bir siyaset istiyor.
Ve unutmayın…
Kardeşlik lafta değil, tavırda belli olur.
Tavır yoksa, dostluk da yoktur.