KIBRIS

Kudret Özersay: “Bazı siyasilerin başı yanacak”

Kudret Özersay, son üç yılda yaşanan rüşvet, sahtekârlık, ihalelerde usulsüzlük ve devlet arazileriyle ilgili iddiaları hatırlatarak “Ülkede tam bir çürüme ve yozlaşma var” dedi. Özersay, temiz siyaset ve hukuk vurgusu yaptı.

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada son üç yılda ortaya çıkan rüşvet, sahtekârlık ve usulsüzlük iddialarını sıralayarak ülkede derin bir çürüme yaşandığını savundu. Özersay, devletin kritik kurumlarına yönelik soruşturmaların ve devam eden davaların, yolsuzluk ağının boyutlarını açıkça gösterdiğini ifade etti.

Özersay açıklamasında, bakanlık özel kalem müdürünün rüşvet iddiasıyla tutuklanıp görevden alınması, YÖDAK’ta üst düzey yetkililere yönelik rüşvet soruşturmaları, Merkezi İhale Komisyonu’nun bazı çalışanlarının rüşvet suçlamasıyla tutuklanması, elektrik kurumunda yapılan “ihalesiz yakıt alımları” ve üniversitelerde ortaya çıkan sahte diploma skandallarını hatırlattı.

Ayrıca Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yayımladığı yolsuzluk algısı raporlarına dikkat çeken Özersay, “Devlette rüşvet vermeden iş yapmanın neredeyse imkânsız olduğunun ortaya çıktığını” söyledi.

“Devlet arazileriyle ilgili iddialar karşısında tam bir suskunluk var”

Son günlerde devlet arazileri ve bazı üst düzey isimlerle ilgili basına yansıyan ilişkilerin de kaygı verici olduğunu belirten Özersay, özellikle Başbakanlık ve Başbakan Ünal Üstel’e yakın isimlerle ilgili iddialar konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığını ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti.

“Bazı siyasilerin başı yanacak”

Özersay, rüşvet ve sahtekârlık dosyalarının ilerleyen süreçte daha fazla siyasi isme uzanacağını savunarak şöyle konuştu:

“Her taraftan kötü kokular geliyor. Tam bir çürüme ve yozlaşma ile karşı karşıyayız. Yakında bu rüşvet ve sahtekârlıklarla bağlantılı bazı siyasilerin başı yanacak; başka siyasilerin bağlantıları da ortaya çıkacak.”

“Çözüm temiz siyasetten geçer”

Özersay, ülkenin bu durumdan çıkış yolunun temiz siyaset, denetim, hukukun üstünlüğü ve toplumsal yararın kişisel menfaatlerin önüne konmasından geçtiğini vurguladı:

“Sonuç alıncaya kadar herkes sesini çıkarmalı, susmamalı. Bu saatten sonra havlu atmak yok.”