Zor ve çalkantılı bir yılı geride bıraktık.
Hangi alana kafamızı çevirsek bir sorunla karşılaştık.
*
Zaten yılın son günlerinde ülkenin tüm sendikalarının sokağa dökülmesi, ülkede bazı şeylerin yolunda gitmediğini gösteriyordu.
Bizleri en çok sarsan, 20 günlük bir bebeğin, alkollü mama verilerek öldürülmesi oldu.
Adına ‘ihmal’ veya başka bir şey desek de, gerçek şu ki, bir bebeği dahi koruyamadık, yaşatamadık!
*
Sahtecilik ise geçtiğimiz yıl zirve yaptı!
‘Sahte diploma’, ‘Sahte reçete’ derken, bireylere inen evrak sahteleme suçu ise mahkemeleri en çok yoran suçların başında geldi.
Tekin Arhun benzer bir suçtan mahkum edilerek halkın geneline yargı tarafından net bir mesaj verildi, ‘Kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak…’
*
İnsan kaçakçılığı ve insan ticareti olayları sayesinde insanlığımızdan utanır olduk.
Birileri zengin olacak diye yabancı iş gücü sefalete ve açlığa terk edildi.
Üçüncü dünya ülkelerinde insanlık ayıbı
böylelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de yaşanmış oldu.
*
Meclis krizi ise sadece tabanın değil tavanın da bozukluğunu bizlere özetledi.
Zorlu Töre’nin koltuk sevdası, UBP’nin iç çekişmeleri derken, tüm dünyaya rezil olduk.
*
Öte yandan bir meslektaşımıza yazdığı bir yazı yüzünden 10 yıla kadar hapis istemi davası geçtiğimiz yıl da devam etti.
Bu çağda bir gazetecinin hapis istemiyle yargılanması ayıbının yanında bir de başka ülkelere özenme sevdası, iyiden özgürlüklerimizi kısıtlar duruma geldi.
*
Çözümsüzlük ise halkı iyice kuzeye kapatmış durumda.
Rumlar’ın bu yönde bir acelesi yok!
Ne de olsa onlar tanınmış ve uluslararası bir devlete sahipler ve bunu paylaşmak istemiyorlar.
Biz ise yine iyi niyetimizle çözüm için çabalıyoruz.
Ancak bu belirsizliğin artık bir son bulması gerekiyor.
Çözümse çözüm, değilse herkes yoluna…
Eğitim, sağlık ve ekonomi geçtiğimiz yıl dibi gördü.
*
Temennim 2025 yılının tam tersi bir yıl olması!
Hepinize önce sağlık, sonra da bol kazançlı bir yıl dilerim.
Sevgiyle kalın…