Evrakta sahteleme yapmak ve KKTC Mahkemesi’ne sahtelenmiş evrağı sunmakla suçlanan Bora Turgut Muslu ve Tekin Arhun’un Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında, Başsavcılığın 9’uncu tanığı, ilk tahkikat memuru Umut Kulle’nin çapraz sorgusuna devam edildi.
Davayı sanıkların aile üyeleri ve stajyer avukatlarla az sayıda basın mensubu da izliyor.
Tekin Arhun’un avukatlarından Serhan Çınar tarafından sorgulanan Umut Kulle, Polislik’te yapılan işleri ve dosya evraklarını daha kolay bulmak için iş cetvelini kullandıklarını belirterek, ‘iş cetvelinin tahkikatın günlüğü’ olduğu, ‘toplanan emarelerin sırasını gösterdiği’ ve ‘tahkikatın aynası’ olduğu şeklindeki Mahkemelerin yaptığı tespitlere katıldığın kaydetti.
İş cetveli resmi evrak mıdır değil midir tartışması
Avukat Çınar iş cetvelinin resmi bir evrak olduğu ve resmi evrakta değişiklik, oynama yapmanın da bir suç olduğunu iddia etmesine karşılık, tanık Kulle iş cetveli ile ilgili yazılı bir talimat olmadığını duyduğunu, Polis’te böyle bir yazılı talimat olduğunu görmediğini, iş cetvelinin resmi bir evrak olup olmadığını bilmediğini ancak Polislik’te iş cetvelinde değişiklikler yapıldığını, bunun devamlı yapıldığını, dolayısıyla iş cetveline resmi evrak denemeyeceğini, örneğin ifadelerin imzalandıklarından itibaren resmi evrak olduğunu belirtti.
Tanık iş cetvelinde yapılan değişikliklerin kontrolden geçip geçmediğine ‘tabii ki kontrolden geçer, elden geçer’ yanıtını verdi.
Avukat Serhan Çınar’ın kendisine yanlış evrağı verdiğini tanık Kulle fark etti
Esas dava soruşturmasında İsmail Sergen ve Tekin Arhun tarafları olarak iki taraf olduğunu teyit eden tanık, Sergen’den altı gün sonra ikinci bir ifade alıp almadığı sorusunu cevaplarken, avukat Serhan Çınar’ın kendisine Mahkeme huzurunda verdiği evrağın yanlış evrak olduğunu, evrakta kendi imzasının değil, ikinci tahkikat memurunun imzası olduğunu fark etti. Bunun üzerine avukat Çınar doğru belgeyi verdi. Tanık 18 Mart 2014’de İsmail Sergen’den ikinci ifadeyi aldığını kabul etti. Sergen’in ikinci ifadesinde rapor kabul edilmezse Tekin Arhun’dan 154 bin 574 sterlini alamayacaklarını belirttiğini doğrulayan tanık Kulle, EBi raporunda imza olmadığını da teyit etti.
EBİ Direktörü’nün 2006’da hazırlanan rapora 2014’te 5 dakika bakıp sahtelendiğini hemen nasıl fark ettiği sorgulandı
Orijinal rapor ve sahtelendiği iddia edilen rapordaki ifade farklılıklarının herkes tarafından görülebileceğini ama diğer detayların kendi marifetiyle fark edildiğini söyleyen tanık, EBİ Direktörü Fahri Kaya’nın 2006’da hazırlanan rapora 2014’te 5 dakika bakıp hemen sahtelendiğini fark etmesine ‘onu bilmiyorum’ diyerek yanıt verdi.
Raporun bir bilgisayar çıktısı olduğunu veya el yazısı olmadığını görse de bunu bir uzmanın incelemesi ve detaylı rapor vermesi gerektiğini kaydeden tanık, tahkikatın o anında amacının iki emareyi alıp karşılaştırmak olduğunu vurguladı.
Avukat Çınar uzman incelemesinin yapıldığını, raporda imza olsaydı, değiştirilen sayfalarda imza olmaması ile ne değişiklikler yapıldığını anlayacaklarını iddia etti. Tanık, tahkikatlarda önlerinin puslu olduğunu, emareler geldikçe o pusun açıldığını, o sırada raporun hangi printer ve bilgisayardan çıktığını muhtemelen sormadığını çünkü evrağı alıp karşılaştırarak öncelikle ikisi arasında bir fark olup olmadığını görmek istediğini belirtti.
Tanık Kulle sanıklara tutuklama yapılması fikrini Amirliğe beyan ettiğini, sanıklara dava okunmasının ve teminata çıkarılmasının söylendiğini belirtti
Tanık o tarihlerde bilgisayar ve printerları almak istediğini ancak bunun için sanıkların tutuklanması gerektiğini, fikrini Amirliğe beyan ettiğini, kendisine sanıklara dava okunmasının ve teminata çıkarılmasının söylendiğini kaydetti.
Savcı İldeniz avukat Serhan Çınar’ı düzeltti
Avukat Çınar’ın EBİ Direktörü Fahri Kaya’nın ifadesinde kendisi hakkında direktör diye bilgi verdiğini, direktör olup olmadığını sorgulaması üzerine Savcı Mustafa İldeniz ‘direktördür zaten’ diyerek Serhan Çınar’ı düzeltti. Sorusunu geri alan avukat, tanığın EBİ raporunu kimin hazırladığını o sırada sorup sormadığını sorguladı. Tanık Kulle, Fahri Kaya’dan aldığı ifadede Kaya’nın rapor için ‘bizim tarafımızdan hazırlandı’ dediğini ve bu nedenle hangi X şahıs tarafından raporun hazırlandığını sormadığını belirtti.
Tanık Kulle soruşturmaya engel koyulduğu iddialarını reddetti ve ‘engel de yok kısıtlama da yok’ dedi
Hangi bilgisayar ve printerdan çıktı alındığını sorması halinde bunun ‘temiz bilgi’ olmayacağını, toplu olarak alınacakların alınıp kıyaslama yapılması gerektiğini ifade eden tanık, avukat Serhan Çınar’ın ‘soruşturmaya engel mi koyuldu’ sorusunu ‘engel de yok kısıtlama da yok’ diyerek yanıtladı. Böyle bir yetkisi olmadığı için printer ve bilgisayarları alamadığını söyleyen tanık, Tekin Arhun’un şirketindekiler de dahil yazıcılardan birer örnek çıktı kopyası alınsaydı ve sahtecilik uzmanına götürülseydi tahkikatın eksik kalmayacağı iddialarını, ‘siz yazılı şeylerden bir yola girmek istersiniz. Bizim bu kıyaslamayı yapabilmemiz için sanıkların tutuklu olması lazımdı. Hiçbir zaman sanıklar tutuklanmadan emare alamayız’ diyerek reddetti.
Polis’in 25’inci Maddeyle suçla alakalı bir cihazın Mahkeme kararı olmaksızın alabileceği iddiasına karşılık tanık Kulle ‘eskiden öyleydi’ diyerek, artık tutuklama yapılmaksızın cihazların alınamayacağını yineledi. Tanık, printerlardan örnek kopya alınabileceğini reddetmemekle birlikte, yasaların yerine göre uygulanması gerektiğini belirtti ve yazıcılardan kopya almak için tutuklama yapması gerekmediğini kabul etti.
‘EBi’deki rapor doğruysa 154 bin küsur sterlini İsmail Sergen’in; Turgut Muslu’nun sunduğu rapor doğru ise Tekin Arhun’un 154 bin küsur sterlin kazanacağı’nı tanık reddetmedi
Avukatın ‘EBi’deki rapor doğruysa 154 bin küsur sterlini İsmail Sergen’in; Turgut Muslu’nun sunduğu rapor doğru ise Tekin Arhun’un 154 bin küsur sterlin kazanacağı’nı reddetmeyen tanık, EBİ’yi, KKTC Bakanlar Kurulu tarafından yetkilendirilmiş bir şirket olarak ilan edilmesinden ötürü ‘güvenilir taraf’ olarak gördüklerini, tarafların Turgut Muslu ve Tekin Arhun olduğunu vurguladı. Turgut Muslu’nun da devlet görevlisi olduğu ve Fahri Kaya yapmaz da Turgut Muslu yapar demenin peşin hüküm olduğu iddialarına cevaben tanık Kulle, resmi bir kurum olarak Turizm Bakanlığı’ndan çıkan bir evrak olduğunu anımsattı. ‘Turgut Bey’den açık ifade aldım, önyargılı davranmadım’ dedi.
Soru üzerine tanık Umut Kulle Fahri Kaya’nın kendisine verdiği ifadesinde 2 kopya rapor olduğunu söylediğini belirtti. Avukat Çınar, Fahri Kaya’nın Mahkeme’de 3 rapor olduğunu söylediğini ve Turgut Muslu’nun da EBİ’den bir tane daha kopya aldığını söylediğini ileri sürdü.
Turgut Muslu’nun EBİ’nin kendisine bir rapor daha verdiği iddiasına cevaben tanık, Muslu’nun ne böyle bir şey söylediğini ne de vardıysa raporu yanında getirdiğini beyan etti
Tanık, EBİ’ye sorduğunda raporun iki kopyası olduğu bilgisini aldığını ve bunu doğru kabul ettiğini, Turgut Muslu’yu telefonla çağırdığını, Muslu’nun kendisine bu konu da hiçbir şey söylemediğini ve EBİ’den aldığı bir başka rapor kopyası varsa da yanında getirmediğini ifade etti. Kulle, kontrolör firmanın hiçbir şeyi geri gönderim yapmadığını belirttiğini, Turgut Muslu’nun ise soruşturma için şubeye davet edildiği halde yanındaki raporu getirmemesinin söz konusu olmayacağını, getirseydi o kopyayı Muslu’dan almış olacağını beyan etti.
Avukat Serhan Çınar ‘Fahri Kaya 3 kopya olduğunu söyledi. Ya Fahri Kaya doğruyu söylemedi ya da siz doğruyu söylemiyorsunuz’ iddiasına karşılık Fahri Kaya’nın kendisine iki kopya olduğunu söylediğini yineledi.
[Fahri Kaya şahadet verdiği duruşmada raporun 3 kopyası olduğunu, bu kopyalardan birinin EBi için diğerinin Turizm Bakanlığı için olduğunu, üçüncü kopyanın ise EBİ’nin arşivi için alındığını belirtmişti.]
Esas davada Arhun’un avukatı Mustafa Asena’da da raporun kopyası olduğunun zabıtlara geçmesine istinaden Asena’ya evrağı nasıl temin ettiğini sorup sormadığı sorusuna tanık, ‘şu anda hatırlamam’ yanıtını verdi. Tutanakları hatırlamadığını, avukat Asena’nın raporun sunulmasını istediğini de, bir rapor kopyasının Asena’da olduğunu da hatırlamadığını belirtti. Tahkikata devam edenin kendisi olmadığını, sanki o sırada tahkikat bitmiş de ifade almamış gibi sorular sorulduğunu kaydeden tanık, ‘tahkikata devam etseydim, gerekirse ifade alırdım’ dedi.
Başka bir soruya cevaben tanık, Turizm Bakanlığı Planlama Dairesi eski sekreteri Gonca Gül Özsoy’dan ilk ifadeyi müfettiş Erkut Efendi’nin aldığını söyledi ve sekreter Özsoy’un önündeki takvimin ilgili sayfasının kopyasını dairenin hangi odasında çektiğini tarif etti. Ajandayı alıp gitmediklerini, 2013 takviminin son kısmında 2014’ün ilk ayları da olduğu için sekreterin takvimi aktif olarak kullandığını, takvimin randevuyu gösteren sayfasının kopyasını söylenenlerin doğru olup olmadığını teyit etmek için birlikte fotokopi çekip aldığını, takvimi dışarı çıkarıp kopyasını almadığını, iş cetveline de kopya sayfayı, üzerine 'aslı gibidir' yazarak yerleştirdiğini beyan etti. Tanık, takvimi emare olarak almasının nedeninin sekreterin takvimi kullanmaya devam ettiğini söylemesi olduğunu bir kez daha tekrar etti.
İş cetvelinin 'emare' olarak alınmasını Mahkeme reddetti; cetvel ‘tanıtma’ olarak kaydedildi
Avukat Çınar’ın iş cetvelini emare olarak sunmasına itiraz eden Kıdemli Savcı İldeniz, iş cetvelinin maddi delil olmayacağına ilişkin Ağır Ceza Mahkemesi kararı olduğunu, emare olarak sunulmasının usule aykırı olduğunu, cetvelin emare yapılamayacağını fakat tanıtma yapılabileceğini belirtti.
Serhan Çınar, ‘Bu tahkikatın kurmaca olduğunu söyledik. Asli Yetki’ye gittik. Buna Ağır Ceza Mahkemesi karar verebilir dendi. Bu belgeyi bize veren Başsavcılıktır. Bu soruşturmanın ne kadar kurgu olduğunu gösteren resmi bir belgedir’ iddiasını Mahkeme reddederek, iş cetvelinin ‘tanıtma k’ olarak kaydedilmesine karar verdi.
İş cetveli ile ilgili soruları yanıtlayan tanık, cetvelin solunda yapılan işlerin numaralandırılarak sırlandığını, ifadelerin ne zaman, nerede, yazılabilirse en güzelinin hangi saatte alındığının da yazılmasını olduğunu ifade ederek, cetvelin amirlerin işleri görmesi için hazırlandığını, alınan belgelerin mavi olarak kaydedildiğini, belgenin sayfa sayısının, belge örneğin 3 sayfa ise mavi/3 diye yazıldığını teyit eden tanık, cetvelde sıra 31’e kadar gelen yazıların kendisine ait olduğunu doğruladı.
Tanık Kulle, iş cetvelindeki ifadesine 1 sayfa daha eklenmediğini, ifadenin başından beri arkalı önlü 3 sayfa olduğunu Mahkeme'ye de gösterdi
Avukat Serhan Çınar, tanık Kulle’nin ifadesinin cetvelde mavi 27 olarak geçtiğini, 2 sayfa ifade olduğunu ancak kendilerine verilen ifadenin 3 sayfa olduğunu, sonradan 1 sayfa eklendiğini iddia etti. Tanık, ifadesini alarak sayfaları kontrol etti ve arkalı önlü ifadesinin zaten 3 sayfa olduğunu, sayfaları Mahkeme’ye göstererek bildirdi. Avukat Serhan Çınar iddiasını geri çekti.
Cetveli inceleyen tanık, 7 Mayıs 2014’e kadar dosyanın denetlemede olduğu için kendisinde kaldığını, 27 Mart 2014’de teslim edeceği cetvelin denetleme nedeniyle kendisinde kaldığını, sıra 30’daki 29.4.2014 tarihli denetleme imzasını da göstererek dosyanın denetleme için beklediğini açıkladı.
Denetleme bittikten sonra 7 Mayıs 2014’de imzasını atıp dosyayı cetvelle birlikte teslim ettiğini aktaran tanık, CTK’nın 8.05.2014’de işlendiğini, CTK’daki yazıların neden kendisine ait olmadığı sorularına cevaben CTK yazılarının önce Amir’e verildiğini, sonra sicile gittiğini ve sonradan CTK’nın alındığını, sicil işledikten sonra CTK açıldı mı diye memurun sorması gerektiğini ve 1 ay sonra CTK’ya girebileceğini beyan etti. Tanık artık CTK’ların bilgisayara da kaydedildiğini, [Polislikten ayrılan] Tekin Arhun’un avukatlarından Muhabbet Mevsimler’in o dönemi bilemeyebileceğini de ekledi.
Soru üzerine sanık 1 Muslu, sanık 2 Tekin Arhun ve sekter Gonca Gül Özsoy’dan parmak izi alındığını, EBi Direktörü Fahri Kaya’dan ya da İsmail Sergen’de parmak izi almadığını, hukuk davasına sunulan raporun bir kopyasının Şube’den memur Durmuş Aydın tarafından Mahkeme’den alınmasını sağladığını kaydetti. Alınan kopyayı ‘Turizm Planlama’ olarak, EBİ’den aldığı raporu da ‘EBİ’ olarak, karıştırmamak için 1-‘EBİ', 2-'Turizm Planlama' diye yazdığını belirtti.
Tanık, 5 Aralık 2013’de Tekin Arhun’un randevuyu sekreter Gonca Özsoy’dan aldığını, sanık 1 Muslu’nun 8 ya da 9’unda Tekin Arhun’un geldiğini söylediğini, sanık 2 Tekin Arhun’un ise 5’inde randevu aldığını kabul etmediğini ancak sanık 1’in ve Gonca Gül Özsoy’un Tekin Arhun’un geldiğini söylediğini, Tekin Arhun’un Turizm Planlama Dairesi’ne 9’unda gittiğini tahmin ettiğini, çünkü 8’inin o tarihte hafta sonuna geldiğine baktığını açıkladı.
Sahtelendiği iddia edilen emare 3 raporla, emare 3’ün fotokopisinin eşleşmediği iddialarına tanık Kulle, Şube’den Durmuş Aydın’ın Mahkeme’den sahtelenen raporun fotokopisini aldığını, kopyayı alanın kendisi olmadığını, tahminince fotokopinin sayfalarının yanlış sıralandığını belirtti.
Tanığın kendi ifadesinde sekreter Gonca Gül Özsoy’un emekli olduğunda bir süre ajandaları sakladığını söylediği iddialarına, sekreterin emekli olana kadar hiçbir şeyi atmayacağını demek istediğini belirten tanık Kulle, Barbaros Savaşçı’nın sahtecilik bölümüne yazdığı yazıda iki raporun bütün olarak karşılaştırılmasının istendiğini ancak Gülhan Menteş’in ise raporun sadece 3 ve 4’üncü sayfalarının incelenmesini istediğini söylediği iddialarına, ‘doğru değil, öyle söylediyse’ yanıtı verdi.
Tanık, 'tek yönlü ve güdümlü araştırma yaptığı', '48 saat içinde dava okuyarak kasten eksik tahkikat yaptığı' iddialarını reddetti ve ‘Benim tahkikatım ortadadır. Hepsini de izah ettim’ dedi.
Tanık duruşmanın sonunda bir önceki duruşmada ‘devlet laboratuvarı ile ilgili tahkikat benden alındı’ gibi bir ifadesi olduğunun belirtildiğini, önceki celsede söz konusu tahkikata devam edilebilecekken devam edilmediğini anlatmak istediğini belirtti.
Füsun Cemaller Başkanlığındaki Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, temmuz ayında izine çıkılacağı için gelecek hafta duruşmaların üç gün, üst üste 20-21-22 Mayıs’ta yapılabileceğini, bir sonraki duruşmaya 20 Mayıs, saat 11:00’de devam edileceğini bildirdi.