Konuya ilişkin Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Talasemi Merkezi Konferans Salonu’nda açıklamalarda bulunan Dr. Özgeçmen, sınav iptallerinin sadece bir ölçme-değerlendirme krizi değil, sağlıkta insan kaynağı planlamasında yaşanan büyük bir boşluğun göstergesi olduğunu söyledi.
“BİNLERCE HEKİM BELİRSİZLİK İÇİNDE YAŞIYOR"
Dr. Özgeçmen, TUS’un defalarca ertelenmesi veya iptal edilmesinin yalnızca teknik bir sorun olmadığını vurgulayarak, “Bu sınava hazırlanan binlerce hekim hayatını bu takvime göre planlıyor. Kariyer, evlilik, aile planlaması, ekonomik yatırımlar – hepsi bu sınava bağlı. Sürekli değişen takvimler insanları umutsuzluğa sürüklüyor” dedi.
“2000’LERDE BAŞLAYAN SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM, İNSAN UNSURUNU GÖZ ARDI ETTİ"
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın kısa vadede bazı erişim kolaylıkları sağladığını kabul eden Dr. Özgeçmen, uzun vadede bu dönüşümün insan kaynağını göz ardı ettiğini belirtti. “Dev hastaneler yapıldı, ancak içinde çalışacak nitelikli personel yetiştirmek için ciddi bir planlama yapılmadı. Fiziki kapasite arttı ama buna paralel bir insan kaynağı stratejisi izlenmedi. Sonuç: aşırı iş yükü, tükenmiş sağlık çalışanları ve hizmet kalitesinde düşüş.”
“LİYAKAT YERİNE SADAKAT TERCİH EDİLDİ"
Kadro ve görev atamalarında liyakat ilkesinin büyük ölçüde zedelendiğine dikkat çeken Dr. Özgeçmen, “Bilimsel yetkinlik, saha deneyimi ve mesleki etik yerine, sadakat esaslı atamalarla birçok kurum işlevsiz hale getirildi. Yönetim zaafları yalnızca çalışanları değil, hasta güvenliğini de doğrudan tehdit eder hâle geldi” ifadelerini kullandı.
“GENÇ HEKİMLER ÜLKEYİ TERK ETMEK ZORUNDA KALIYOR"
Sürekli değişen sınav sistemleri, liyakatsiz kadrolaşma ve ağır çalışma koşullarının genç hekimleri yurt dışına yönelttiğini belirten Özgeçmen, “Türkiye’de kalmak ve hizmet üretmek isteyen binlerce genç, sistematik sorunlar nedeniyle artık yurt dışında bir gelecek arıyor. Bu bir bireysel tercih değil, sistemin ürettiği bir zorunluluk hâline geldi” diye konuştu.
“SAĞLIKTA GÜVEN KRİZİ DERİNLEŞİYOR"
Dr. Özgeçmen açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Bu sadece bir sınav ya da bir idari karar sorunu değil. Bu, toplumun en temel hakkı olan sağlık hizmetinin sürdürülebilirliğiyle ilgili derin bir kriz. Liyakatin yeniden tesis edilmediği, sınav süreçlerinin güvenilir olmadığı ve insan kaynağı planlamasının bilimsel ilkelere dayanmadığı bir sistem, hem sağlık emekçilerini hem de toplumun sağlığını ciddi biçimde tehdit eder.”