Yılmaz: “Türkiye, Kıbrıs Türk halkının dün olduğu gibi, bugün ve yarın da yanındadır”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 42’nci kuruluş yıldönümü dolayısıyla Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen resmi geçit töreninde konuşan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının yanında olmaya devam edeceğini vurguladı.
Yılmaz, “Türkiye, 20 Temmuz 1974’te ve 15 Kasım 1983’te olduğu gibi bugün de, yarın da Kıbrıs Türk halkının yanındadır” diyerek, Kıbrıs davasının Türkiye açısından “ortak milli dava” olduğunun altını çizdi.
“KKTC, Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve egemenlik iradesinin teminatıdır”
KKTC’nin kuruluşunun 42’nci yılını kutlamaktan onur duyduğunu ifade eden Yılmaz, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti.
Yılmaz, 15 Kasım 1983’te Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’ın KKTC’nin bağımsızlığını ilan ederek Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve egemenlik iradesini dünyaya duyurduğunu hatırlattı.
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti, büyük Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Kıbrıslı Türklerin egemenliklerinden ve özgürlüklerinden asla vazgeçmediklerinin ve vazgeçmeyeceklerinin teminatıdır” diyen Yılmaz, Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş, Barış Harekâtı şehitleri, mücahitler ve gazileri rahmet ve minnetle andı; Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ı da saygıyla yad etti.
“TSK’nın varlığıyla Kıbrıs, Akdeniz’de bir istikrar adası olmuştur”
Bölgede yaşanan jeopolitik gerilimlere ve özellikle Gazze’deki insani trajediye işaret eden Yılmaz, Kıbrıs meselesinde elde edilen kazanımların değerinin bugün çok daha iyi anlaşıldığını söyledi.
“Tüm bu tarihi adımlar yalnızca Kıbrıs Türk halkına değil, Rum halkına da, adanın tamamına barış, huzur ve refah getirmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin varlığı ile Kıbrıs, Akdeniz’de bir istikrar adası olmuştur” ifadelerini kullandı.
“Adil ve kalıcı çözümün yolu egemen eşitlikten geçer”
Yılmaz, Ada’nın tamamının yararına olacak iş birliklerine eşit siyasi egemenlik temelinde olumlu yaklaştıklarını belirterek, “Eşit siyasi egemenlik temelinde, Birleşmiş Milletler (BM) zemininde belirlenen alanlarda somut adımlar atılmasını bekliyoruz” dedi.
1963’te Rum tarafının ortaklık devletini silah zoruyla ortadan kaldırmasının üzerinden 62 yıl geçtiğini hatırlatan Yılmaz, 1968’den bu yana yürütülen müzakerelerde samimi çözüm iradesi ortaya koyan tarafın daima Kıbrıs Türk tarafı olduğunu söyledi.
“Rum tarafının çözüm iradesi bulunmadığı açıktır. Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkıyla siyasi gücü ve refahı eşitlik temelinde paylaşmaya hiçbir dönemde razı olmadılar” diyen Yılmaz, Kıbrıslı Türkleri siyasi eşitliğe sahip olmayan bir azınlık gibi gören anlayışın hiç değişmediğini vurguladı.
Yılmaz, adil, kalıcı ve sürdürülebilir çözümün yolunun, Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakları olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün uluslararası toplum tarafından tescilinden geçtiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dört yılda BM Genel Kurulu’ndan dört kez KKTC’nin tanınması çağrısında bulunduğunu hatırlatan Yılmaz, “Kıbrıs Türk halkının davası bizim de davamızdır” dedi.
“Rum tarafı sorumluluklarını gizliyor, AB üyeliğini siyasi araca dönüştürüyor”
Rum tarafının 60 yıldır kendi sorumluluklarını gizleyen ve Kıbrıs Türk halkına yönelik haksızlıkları derinleştiren bir tutum sergilediğini belirten Yılmaz, bu yaklaşımın son 20 yılda Avrupa Birliği üyeliğinin tek taraflı siyasi baskı aracına dönüştürülmesiyle daha da pekiştiğini söyledi.
“Kıbrıs Cumhuriyeti adını gasp eden Rum tarafı, Kıbrıslı Türklerin eşit ve egemen ayrı bir halk olduğunu kabullenmek istemediği gibi, KKTC’nin anavatan ve garantör Türkiye’yle gönül ve ülkü birliği içinde olmasından da rahatsızlık duymaktadır” ifadelerini kullanan Yılmaz, buna rağmen Türkiye’nin ortak milli davayı savunmayı sürdüreceğini vurguladı.
“KKTC’nin kalkınmasına destek ortak kaderimizin bir parçasıdır”
Konuşmasında ekonomik boyuta da geniş yer veren Yılmaz, KKTC’nin siyasi eşitliği kadar ekonomik kalkınmasına destek olmanın da tarihi bir sorumluluk olduğunu söyledi.
KKTC’nin kendine yetebilen, küresel şartlara uyumlu, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik düzene kavuşması hedefine bağlı olduklarını ifade eden Yılmaz, her yıl imzalanan İktisadi ve Mali İş Birliği Anlaşmalarıyla Kıbrıs Türk halkının hayat standartlarını yükseltecek projelerin hayata geçirildiğini kaydetti.
Yılmaz; Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi, tamamlanma aşamasındaki Güzelyurt Hastanesi, spor tesisleri, yurt kapasitesinin artırılması, teknolojik girişimciliğin desteklenmesi ve onlarca okulun bakım-onarımının tamamlanması gibi projeleri örnek göstererek, eğitim ve sağlık alanındaki yatırımların süreceğini belirtti.
Hükümetler arası protokolle bir yıl içinde tüm KKTC’de yüksek hızlı fiber internet altyapısının sağlanacağını söyleyen Yılmaz, e-devlet uygulamaları ve dijitalleşme adımlarının KKTC’nin “bilişim adası” vizyonuna katkı sağlayacağını vurguladı.
Kalkanlı Yaşam Evi, Demirhan Engelsiz Yaşam Evi ile çocuk ve gençlik merkezleri gibi sosyal projelere de dikkat çeken Yılmaz, Karayolu Master Planı çerçevesinde 822 kilometrelik yol yapımının tamamlandığını, “dağ yolu” projesi ve kırsal altyapı yatırımlarının da devam ettiğini aktardı.
“İzolasyonlara rağmen el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz”
Tarım ve hayvancılık yatırımları, Güzelyurt Soğuk Hava Deposu Entegre Tesisleri, sulama projeleri ve Ada Kıbrıs turizm projesi gibi adımlarla üretim ve turizmin desteklendiğini kaydeden Yılmaz, THY ve AJET ile imzalanan protokollerin turizm hareketliliğini artıracağını ve yeni istihdam alanları açacağını belirtti.
Yılmaz, konuşmasının sonunda birlik ve dayanışma çağrısı yaptı:
“Fikir ve gönül birliği içinde hareket ettiğimiz sürece, üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk, aşamayacağımız engel yoktur. Kıbrıslı Türkleri haksız izolasyonlarla yıldırmaya çalışsalar da, bizler KKTC’nin her alanda kalkınması için el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz. Tüm çabamız, KKTC’nin güvenliğini, istikbalini ve refahını ilelebet güvence altına almaya yöneliktir.”
Yılmaz, şehitlere rahmet, gazilere minnet dileklerini yinelerken, konuşmasını “Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, yaşasın gönül birliğimiz ve kardeşliğimiz” sözleriyle tamamladı.




