Özersay, Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının rızası alınmadan yapılan bu görevlendirmenin müzakere sürecini kolaylaştırmayacağını, aksine mevcut açmazları derinleştireceğini söyledi.
“Bu Atama Tarafların Rızası Alınmadan Yapıldı”
Özersay, Hahn ve AB yetkilileriyle Kıbrıs Diyalog Forumu kapsamında gerçekleştirilen toplantıda eleştirilerini açıkça dile getirdiklerini belirtti.
“Bir uluslararası uyuşmazlığın taraflarının rızası alınmadan yapılan bu atama, temsilcinin işini daha da zorlaştıracaktır.” diyen Özersay, BM özel temsilcilerinin ise her zaman tarafların görüşü alınarak görevlendirildiğine dikkat çekti.
AB’nin kendi iç mekanizmaları için temsilci atayabileceğini ancak bunu müzakere dinamiklerini gözetmeden yapmasının doğru olmadığını vurguladı.
“AB’nin Sürece Dahil Olması Zorlukları Artırır”
Özersay, müzakere sürecini 50 yılı aşkın süredir yürüten ve yetkisi bulunan yapının Birleşmiş Milletler olduğunu hatırlatarak, AB’nin rolünün sınırlı olması gerektiğini ifade etti:
“Rum tarafı AB üyesiyken ve AB kurumlarında karar mekanizmalarında veto gücünü Türkiye’nin üyelik sürecini bloke edecek şekilde sık sık kullanıyorken, AB temsilcisinin siyasi anlamda sürece dahil olması mevcut sıkıntıları azaltmaz, daha da artırır.”
AB’nin ancak müzakere süreci başladıktan sonra, teknik düzeyde ve sınırlı bir çerçevede katkı koyabileceğini söyleyen Özersay, Kıbrıs Türk tarafının AB konusundaki temkinli yaklaşımının dikkate alınması gerektiğini belirtti.
“Kıbrıs Türklerinin Dışlanmasına İzin Veremeyiz”
Özersay, Rum tarafının AB dönem başkanlığı sırasında yaşanabilecek temsil sorunlarına da değindi. Avrupa Parlamentosu Başkanı’nın son Kıbrıs ziyaretinde Kıbrıslı Türklerle görüşmemesinin “nahoş bir görüntü” yarattığını ifade ederek, bu rahatsızlığı Hahn’a aktardıklarını söyledi.
“Görüşlerimizi Şeffaf Biçimde Kamuoyuyla Paylaşıyoruz”
Toplantıya, HP MYK üyesi Ahmet Tokatlıoğlu ile birlikte katıldıklarını belirten Özersay, AB’nin yaklaşımına dair endişelerini ve eleştirilerini açık biçimde ortaya koyduklarını vurguladı:
“Bu konuları kapalı kapılar ardında tutmak yerine, diplomatik teamüllere uygun şekilde şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşmayı tercih ediyoruz.”




