17 yaşındaki genç 37 yaşındaki adamı yaraladı!
17 yaşındaki genç 37 yaşındaki adamı yaraladı!
İçeriği Görüntüle
Kıbrıs Gerçek - Sosyal Medya Mimar ve İşletmeci Enes Obuz, sosyal medya üzerinden bir paylaşım yaparak, fırın işletmeciliğinde yaşadığı zorlukları paylaştı. Genç işletmeci Obuz, bu şekilde giderse dükkanı kapatıp başka yollar arayacağına vurgu yaptı. Obuz'un sosyal medya paylaşımı şu şekilde; Ana geçim gıdası olan Ekmek ve kendi kaderlerine terkedilen fırıncılar. Ben 25 yaşındayım, akademik eğitim hayatım Mimarlık Fakültesi üzerine oldu ve şu anda da Mimarlık Fakültesinde Master yaparken, ailemden bana emanet bırakılan, 1978’ yılında kurulan butik bir mahalle fırınını işletiyorum. Yürümeyi öğrendiğim günden beri fırının içerisindeyim. Dedem, fırınımızın ilk sahibi ve 43 yılın belki de en zor dönemine denk geldiğimi söylüyor. Amcalarım ve babam 1980’lerde insanların daha zor şartlarda, ekonomik ve ruhsal çöküntüler yaşadığı dönemlerde bile mesleklerine duyulan saygının korunduğunu anlatırlar. Ben mesleğin yorucu, sıkıntılı, ve aşırı yoğun taraflarını dinledim ama her zaman başa gelen hükümetler tarafından korunduğunu biliyordum. Bizim fırınımızda çok fazla ürün grupları bulunmuyor, biz taş fırında el yapımı ve katkısız ürünler üretiyoruz. Yani bir fabrikasyon değiliz ve aynı zamanda sattığımız ürünler hükümetler tarafından belirlenen fiyatlar eşiğinde satılıyor. Yani bizde pide ve lavaş satışı yaparken serbest bir piyasaya göre gitmiyoruz ve ya içerisine katkı maddesi kullanmadığımız için daha fazla büyük göstermek ve ya daha parlak göstermek gibi bir durumumuz yok. Bu memleketin en genç fırıncısıyım. Tecrübelerimi ailemden alırken, kendi yeniliklerimi de beraberinde getirmeye çalışıyorum. Ancak sadece son 3 yıllık bir değerlendirme yaptığımda nasıl zor bir sistemin içerisine girdiğimi size de anlatacağım. Yıllarca ülkemde, kapanan fabrikaların sonuçlarındaki buhranları ve memur hayatlarının büyülü rüyasını dinledim. Kendi kendime üretici olmayı bir yol olarak ele aldım ve hiç bir zamanda emek vermekten kaçmadım. Dedem bana terazinin öldükten sonraki cennet terazisiyle eş değer olduğunu, ve hamurun ağırlığını ona göre tartmam gerektiğini öğretti. Bu meslek de tatil, hastalık, doğum günü, kutlamalar, bayramlar gibi özel günlerde barınmıyor maalesef. Ama ben mesleğimi çok seviyorum ve ülkemde bunun değer görmesini istiyorum. Bu süreçte ekmeğe zam yapmak doğru bir strateji değil. Toplumun bu süreçte Un, Su, Süt, Şeker, Yağ, Makarna, Bakliyat gibi ana gıda maddelerinin oldukça ucuzlaştırılması gerekiyor. Ancak bizim tutunabilmemiz için hükümetin ya ithal un getirmemize izin vermesi gerekiyor ya da Un fiyatlarını, fabrikalara destekler üreterek acilen indirmesi gerekiyor. Şimdi size son 3 yıla ait Dolar, Un ve Ekmeğin artış oranlarını göstereceğim. 30 Ağustos 2018 yılında 134 TL olan 50 Kg. Un, bugün 160 TL. 24 Ağustos 2018 Yılında 6.0 olan Dolar, bugün 9.27 TL. Ağustos 2018 Yılında 2.50 TL olan ekmek bugün 3.00 TL. Bu verilerden yola çıkarak, Un’ un 3 yıl içerisindeki artışı %98 oranında. Doların 3 yıl içerisindeki artışı %60 oranında. Ekmeğin 3 yıl içerisindeki artışı %20 oranında. Bu veriler bizim yaşadığımız problemleri göz önüne sermekte. Tabi bir yandan Ekmek sadece Un ile üretilmiyor. Tüpe, elektriğe, maaşlara, ambalajlara, tuza gelen zamları anlatmayacağım bile. Tabi ki vazgeçmeyeceğiz ama sonu görünmeyen karanlık bir tünelin içerisindeyiz. Memleketimin bütün üreticilerine kolaylıklar dilerim. Bu benim çerçevemden küçük bir isyan değil de gülümseme eşliğinde ince bir sitemdi diyebilirim.