İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, Alfred Nobel Anısına 2024 Sveriges Riksbank Ekonomi Bilimleri Ödülü'nün “kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki çalışmaları nedeniyle” Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson'a verilmesine karar verdi. 

Resim

Komiteden yapılan açıklamada, "Ekonomi bilimlerinde bu yılın ödül sahipleri, uluslar arasındaki refah farklılıklarını anlamamıza yardımcı oldular. Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James Robinson bir ülkenin refahı için toplumsal kurumların önemini ortaya koydular. Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu ve halkı sömüren kurumların bulunduğu toplumlarda büyüme ya da daha iyiye doğru değişim gerçekleşmez. Ödül sahiplerinin araştırmaları bunun nedenini anlamamıza yardımcı oluyor" ifadeleri kullanıldı.

"Büyük bir sürpriz ve onur"

Ödülün açıklanmasının ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Acemoğlu, “Sömürgeciliğin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu sormak yerine, farklı sömürgecilik stratejilerinin zaman içinde varlığını sürdüren farklı kurumsal modellere yol açtığına dikkat çekiyoruz. Genel olarak konuşursak, yaptığımız çalışmalar demokrasiden yana. Ancak demokrasi her derde deva değildir" ifadelerini kullandı. New York Times'ın haberine göre demokrasiyi getirmenin zor olabileceğini belirten Acemoğlu, demokrasi olmayan ülkeler için de ekonomik ilerlemeyi hızlandırmak amacıyla bir ulusun kaynaklarından hızla yararlanmak da dahil olmak üzere büyümeye giden yollar olduğunu belirtti.

Daron Acemoğlu, 2006'da Yazar Orhan Pamuk ve 2015'de Prof. Dr. Aziz Sancar'ın ardından Nobel Ödülü alan üçüncü Türk oldu.

Acemoğlu uzun zamandır Nobel'i kimlerin kazanabileceğine ilişkin listelerde üst sıralarda yer alıyor, ancak ödülün beklenebilecek bir şey olmadığını söyledi. Atina'dan basın toplantısına katılan Acemoğlu, “İyi bir kariyere sahip olmayı hayal ediyorsunuz ama bu ödül bunun da ötesinde. Bu büyük bir sürpriz ve onur" dedi.

Nobel metni Acemoğlu’nun çalışmalarına konu ettiği kavramlarla dolu

Nobel Komitesi'nin yayınladığı açıklama metninin geniş halinde Acemoğlu’nun sık sık makale ve kitaplarına konu ettiği “Koltuğu kaybetmek istemeyen iktidarlar, çıkarcı kurumlar, iktidarı demokrasiyle devirmek…” gibi kavramlara atıf yapılıyor. İşte o metin:

Babasının cenazesi için Türkiye'ye gelmişti Babasının cenazesi için Türkiye'ye gelmişti

Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu ve halkı sömüren kurumlara sahip toplumlarda büyüme ya da daha iyiye doğru değişim gerçekleşmez. Ödül sahiplerinin araştırması bunun nedenini anlamamıza yardımcı oluyor. Avrupalılar dünyanın büyük bir bölümünü sömürgeleştirdiklerinde, bu toplumlardaki kurumlar da değişti. Bu bazen dramatik olsa da her yerde aynı şekilde gerçekleşmedi. Bazı yerlerde amaç yerli nüfusu sömürmek ve kaynakları sömürgecilerin yararına kullanmaktı. Diğerlerinde ise sömürgeciler, Avrupalı göçmenlerin uzun vadeli faydası için kapsayıcı siyasi ve ekonomik sistemler kurdular.


Neden fakirleştiler?

Ödül sahipleri, ülkelerin refah düzeylerindeki farklılıkların bir açıklamasının da sömürgeleştirme sırasında ortaya konan toplumsal kurumlar olduğunu göstermiştir. Kapsayıcı kurumlar genellikle fakir olan ülkelerde zaman içinde genel olarak müreffeh bir nüfusla sonuçlanmıştır. Ancak bu kurumlar sömürgeleştirildiğinde bu, bir zamanlar zengin olan eski sömürgelerin şimdi neden fakir olduğunun önemli bir nedeni oldu.

Bazı ülkeler, çıkarcı kurumlar ve düşük ekonomik büyüme ile kapana kısılmış durumdadır. Kapsayıcı kurumların hayata geçirilmesi herkes için uzun vadeli faydalar sağlayacaktır, ancak çıkarcı kurumlar iktidardaki insanlar için kısa vadeli kazançlar sağlar. Siyasi sistem onların kontrolde kalacağını garanti ettiği sürece, kimse onların gelecekteki ekonomik reform vaatlerine güvenmeyecektir. Ödül sahiplerine göre, bu yüzden hiçbir gelişme kaydedilmiyor.


İktidarı devirmek…

Ancak olumlu değişim vaatlerinin inandırıcı olmaması, demokratikleşmenin bazen neden gerçekleştiğini de açıklayabilir. Devrim tehdidi olduğunda, iktidardakiler bir ikilemle karşı karşıya kalırlar. İktidarda kalmayı tercih eder ve ekonomik reformlar vaat ederek kitleleri yatıştırmaya çalışırlar, ancak halkın durum düzelir düzelmez eski sisteme dönmeyeceklerine inanması pek olası değildir. Sonunda tek seçenek iktidarı devretmek ve demokrasiyi tesis etmek olabilir.


Ülkeler arasındaki büyük gelir farklılıklarının azaltılması çağımızın en büyük zorluklarından biridir. Ödül sahipleri bunu başarmak için toplumsal kurumların önemini ortaya koydular.