ACILI AİLELERDEN ADALET ÇIĞLIĞI: “KATİLLER TUTUKLU YARGILANSIN”
Ölümlü trafik kazalarında yakınlarını kaybeden aileler, mahkeme önünde bir araya gelerek tutuksuz yargılama uygulamasına sert tepki gösterdi. Aileler, yıllardır süren davalar, kefaletle serbest kalan zanlılar ve geciken yargı süreçleri nedeniyle kamu vicdanının ağır şekilde yaralandığını vurguladı.
“BİZ YARGI MAKAMI DEĞİLİZ AMA KAMU VİCDANIYIZ”
Mahkeme önünde konuşan aile temsilcileri, Kuzey Kıbrıs gibi küçük bir toplumda ölümlü trafik kazalarının yalnızca hukuki değil, toplumsal bir vicdan meselesi olduğunu dile getirdi. Yapılan açıklamalarda, “Hukukun vicdanla, vicdanın da hukukla beslenmesi gerekir” vurgusu öne çıktı.
Aileler, yalnızca kendi evlatları için değil, bugüne kadar trafikte yaşamını yitiren tüm gençlerin sesi olmak için orada olduklarını ifade etti.
ANNELER KONUŞTU: “EVLATLARIMIZ TOPRAKTA, ZANLILAR DIŞARIDA”
Evlatlarını alkollü, süratli ve sorumsuz sürücüler nedeniyle kaybeden anneler, zanlıların kefaletle serbest dolaşmasının kendilerinde derin bir travma yarattığını anlattı. Anneler, yıllardır süren yargılamalar boyunca mahkemelerin sürekli ertelendiğini, zanlıların eğitim, sağlık ve sosyal hayatlarının gerekçe gösterilerek tutuklanmadığını söyledi.
“Bizim çocuklarımızın da geleceği vardı” diyen aileler, tutuklu yargılama talebini yineledi.
“GECİKEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR”
Açıklamalarda, ölümlü trafik kazalarında verilen cezaların caydırıcı olmadığı, davaların yıllarca sürdüğü ve sonuçta verilen hapis cezalarının kamu vicdanını tatmin etmediği belirtildi. Aileler, savcılık ve yargı sistemine seslenerek, kefaletle yargılamanın kaldırılması ve tutuklu yargılamanın esas alınması çağrısında bulundu.
MECLİS VE YETKİLİLERE ÇAĞRI
Aileler, yaşananların bireysel değil sistemsel bir sorun olduğunu vurgulayarak, Meclis’e ve hükümete açık çağrıda bulundu. Cezaevlerinin dolu olması, savcı ve yargıç eksikliği gibi gerekçelerin acılı ailelere bedel ödetmemesi gerektiği ifade edildi.
“Devletin imkânsızlıkları bizim sorunumuz değildir. Biz adalet istiyoruz.”




