KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, son haftalarda art arda ortaya çıkan rüşvet, yolsuzluk, sahte diploma, insan ticareti, silah ve belge skandallarına ilişkin yazılı açıklama yaparak hükümeti sert sözlerle eleştirdi. Maviş, devletin en kritik noktalarında ortaya çıkan bu olayların “münferit değil, sistematik bir çürümenin sonucu” olduğunu söyledi.
“Çürüme devletin tepesindedir”
Maviş, merkezi ihale mekanizmasından başbakanlık bürokrasisine, çalışma bakanlığından yükseköğretime kadar uzanan kirli tabloya dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Yaşananlar artık inkâr edilemez bir gerçeği ortaya koymuştur: Bu düzen çürümüştür. Bu kişiler bu makamlara kendiliğinden gelmedi. Atamaların altında dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilgili bakanların imzaları vardır. Bugün ortaya çıkan tablo bireysel suçların değil, siyasal atama düzeninin ve kolektif sorumsuzluğun eseridir.”
“Hükümet susarak üstünü örtmeye çalışıyor”
UBP–YDP–DP hükümetinin haftalardır tek bir ciddi adım atmadığını belirten Maviş, ne Meclis’te gerçek bir hesaplaşma, ne bağımsız soruşturma çağrısı ne de siyasi sorumluluk üstlenme iradesi gördüklerini dile getirdi.
“Hükümet susarak geçiştirme, zaman kazanma ve üstünü örtme siyaseti gütmektedir.”
“Başbakan’ın Ankara’ya koşması bürokrasiyi kurtarma arayışıdır”
Başbakan’ın Ankara ziyaretine de atıf yapan Maviş, toplumun bunu “halkın adalet beklentisine değil, hükümetin kendi bürokrasisini kurtarma çabasına” yönelik bir adım olarak okuduğunu ifade etti.
“Bu artık bir rejim krizidir”
Maviş, yaşananların yalnızca siyasi bir sorun değil, toplumsal bir çöküşün işareti olduğunu vurguladı:
“Okullar yıkılırken, sağlık sistemi alarm verirken, toplum yoksulluğa sürüklenirken devletin tepesinde rüşvet ve sahtecilik dönüyorsa burada bir yönetim zafiyeti değil, bir rejim çöküşü vardır.”
“Erken seçim zorunluluk haline gelmiştir”
KTÖS’ün toplum adına hesap soracağını belirten Maviş, hükümete yönelik şu sert mesajla açıklamasını tamamladı:
“Sessizliğiniz sizi kurtarmayacaktır. Ankara’dan medet ummanız sizi kurtarmayacaktır. Bu toplum sizi sandıkta mahkûm edecektir. Erken seçim artık tercih değil, zorunluluktur. Bu ülkeyi bu çürümüş düzenle daha fazla yönetemezsiniz.”




