Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Erman Yaylalı, 2026 yılının ilk asgari ücretinin belirleneceği sürece ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ekonomik krizin sorumluluğunun emekçilere yıkılmak istendiğini vurguladı. Yaylalı, bütçe açığının zamlarla kapatılmaya çalışıldığını, asgari ücret artışlarının ise haksız biçimde enflasyonun nedeni gibi gösterildiğini ifade etti.
“BİLİMSEL TEMELDEN KOPMUŞ EKONOMİ YÖNETİMİ VAR”
Yaylalı, bilimsel ve rasyonel temelden uzak ekonomi yönetiminin kamu maliyesini ve yurttaşları ağır bir yıkıma sürüklediğini belirtti. 2025 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 20 milyar TL bütçe açığı oluştuğunu anımsatan Yaylalı, bunun denk bütçe ve akılcı ekonomi anlayışından uzak politikaların sonucu olduğunu kaydetti.
Devletin bütçe açığını kapatmak için akaryakıt, elektrik ve gaz gibi üretimin temel girdilerine sürekli zam yaptığını ifade eden Yaylalı, bu durumun tüm mal ve hizmet fiyatlarını doğrudan artırarak hayat pahalılığını kalıcı hâle getirdiğini söyledi.
“ENFLASYON EN HAKSIZ VERGİ BİÇİMİDİR”
Enflasyonun ekonomi literatüründe en adaletsiz vergi yöntemi olarak tanımlandığını vurgulayan Yaylalı, sabit ve dar gelirli kesimlerin dolaylı vergiler ve artan fiyatlar yoluyla kazançlarının çok üzerinde bir yük altına sokulduğunu belirtti. Bu politikanın gelir dağılımındaki adaletsizliği derinleştirdiğini ve ülkede adalet duygusunu zedelediğini kaydetti.
“DENETİMSİZ YABANCI İŞGÜCÜ PİYASAYI ÇÖKERTTİ”
Açıklamada, üçüncü ülke yurttaşlarının denetimsiz biçimde ülkeye girişinin ve işgücü piyasasına kontrolsüz katılımının sürdüğüne dikkat çekildi. Yaylalı, bu durumun ülkeyi ucuz işgücü cennetine dönüştürdüğünü, bunun yalnızca ekonomik değil sosyal yapıyı da bozduğunu ifade etti. Denetimsizliğin insan kaçakçılığı boyutunu büyüttüğünü belirten Yaylalı, genç Kıbrıslı Türklerin iş bulamadıkları için yurt dışına göç etmek zorunda kaldığını vurguladı.
“ASGARİ ÜCRET ENFLASYONUN NEDENİ DEĞİLDİR”
2026 yılı asgari ücret sürecinde hayat pahalılığı oranlarının asgari ücrete yansıtılıp yansıtılmayacağının tartışma konusu yapılmasını eleştiren Yaylalı, asgari ücret artışlarının enflasyonun nedeni gibi gösterilmesini “ekonomik akılla bağdaşmayan bir algı” olarak nitelendirdi.
Temmuz 2025’te belirlenen asgari ücretten bu yana emekçilerin alım gücünün sürekli gerilediğini ifade eden Yaylalı, çalışanların altı aydır her gün fakirleştiğini belirtti. Bu kaybın telafisinin, açıklanan ve fiili durumu yansıtmayan hayat pahalılığı oranlarının da üzerinde bir artışla mümkün olabileceğini söyledi.
“RAKAM BÜYÜK, ALIM GÜCÜ ÇOK DÜŞÜK”
Asgari ücretin nominal olarak yüksek görünmesine karşın reel alım gücünün son derece düşük olduğunu belirten Yaylalı, Kuzey ve Güney Kıbrıs karşılaştırmasını örnek gösterdi. Kuzey Kıbrıs’ta asgari ücretle yaklaşık 36 kilo et alınabildiğini, Güney Kıbrıs’ta ise 1000 Euro asgari ücretle yaklaşık 83 kilo et alınabildiğini ifade eden Yaylalı, bu farkın alım gücündeki uçurumu açıkça ortaya koyduğunu söyledi.
TDP’NİN ÇÖZÜMÜ: RASYONEL İŞGÜCÜ POLİTİKALARI
Yaylalı, TDP’nin rasyonel işgücü politikalarıyla asgari ücretin sürekli tartışma konusu olmaktan çıkarılacağını belirtti. Bu kapsamda, KKTC yurttaşlarının çalışmayı tercih ettiği iş kollarında yabancı işgücüne izin verilmeyeceğini, teşvik ve kota sistemiyle yerli işgücünün korunacağını ve özel sektörde KKTC yurttaşlarının çalışmasının önündeki engellerin kaldırılacağını ifade etti.
Tüm bu politikaların, sosyal taraflarla kurulacak sosyal diyalog mekanizmaları ve güçlü iş birlikleriyle hayata geçirileceği vurgulandı.





