“Türkiye, Ada’nın tamamının garantörüdür; başka türlü bir güvenlik anlayışı düşünülemez”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, devir teslim töreninin ardından Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nde yaptığı açıklamalarda, hem iç politikaya hem de Kıbrıs sorununa ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Erhürman, Kıbrıs Türk halkının güçlü bir demokrasi kültürüne sahip olduğunu vurgulayarak, “Meclis’te hararetli tartışmalar yaşanır ama dışarıda yine birlikte kahve içilir. Yurttaşlarımızın hoşgörüsü derin bir demokrasi bilincinden gelir.” ifadelerini kullandı.
“BU SEÇİMİN KAYBEDENİ YOK”
Cumhurbaşkanı Erhürman, seçim sonrası yaptığı “Kaybeden yok” vurgusunu yineleyerek, “Bu seçimin kaybedeni yok. Bu seçimi Kıbrıs Türk halkı kazandı, çocuklarımız kazandı, kardeşliğimiz kazandı.” dedi.
Cumhurbaşkanı olarak ilk görevinin “temsil” olduğunu belirten Erhürman, toplumda ayrışmaya izin vermeyeceğini vurguladı:
“Bizim demokrasi kültürümüzde bu tür ayrışmalar uzun sürmez. Hızla aşar, yeniden kardeşçe çalışmaya başlarız.”
“BM KENDİ SÖZLERİNE SAHİP ÇIKSIN”
Erhürman, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) yıllardır siyasi eşitlik konusundaki geri duruşunun müzakere süreçlerini tıkadığını belirtti.
Annan Planı döneminden örnek veren Erhürman, “Papadopoulos ‘Bir devlet aldım, toplum bırakamam’ diyerek çözüme hayır çağrısı yapmıştı. Anastasiadis de yıllar sonra ‘Siyasi eşitliği anlatamam’ diyerek masadan kalktı.” ifadelerini kullandı.
“SİYASİ EŞİTLİK BENİM KIRMIZI ÇİZGİM”
Cumhurbaşkanı Erhürman, siyasi eşitliğin tartışma konusu olamayacağını vurguladı:
“BM kararlarında yazan bir konuyu müzakere etmem. Siyasi eşitlik benim için yaşamsal bir kırmızı çizgidir. Bu, Kıbrıs Türk halkının varoluş teminatıdır.”
Erhürman ayrıca, BM Genel Sekreteri Guterres’in “Bir daha müzakereler olursa zaman sınırlaması olacak” sözünü hatırlatarak, “BM bu sözüne sahip çıkmalı. Kıbrıs Türk halkının artık yıllarca süren belirsizliklere tahammülü kalmadı.” dedi.
“TÜRKİYE, ADA’NIN TAMAMININ GARANTÖRÜDÜR”
GKRY’nin son yıllarda Güney’de yabancı askeri varlıkları artırdığına dikkat çeken Erhürman, bu durumun hem Türk hem Rum toplumu için ciddi güvenlik riski oluşturduğunu ifade etti.
“İsrail, ABD, Fransa ve İngiltere’nin askeri varlığı artarken Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmak anlamsız. Türkiye Cumhuriyeti Ada’nın tamamının garantörüdür ve bugünkü koşullarda bu rol daha da önem kazanmıştır.” dedi.
Erhürman, GKRY’nin Baf Üssü’nü İsrail’e açmasının ardından İran’ın bölgeyi tehdit ettiğini hatırlatarak, “Bizim dahil olmadığımız kararların bedelini ödemek zorunda kalamayız.” diye konuştu.
“TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİMİZ ÇOK ÖZELDİR”
Cumhurbaşkanı Erhürman, Türkiye ile ilişkilerin “eşsiz ve kardeşlik temelli” olduğunu vurguladı:
“Hiçbir cumhurbaşkanımız müzakereleri Türkiye ile istişare etmeden yürütmedi. Benim dönemimde de bu böyle olacak. Türkiye ile istişare olmadan ne müzakere ne dış politika adımı atılır. Türkiye ile ilişkimiz benzersizdir.”
“RUM YÖNETİMİNDEKİ ASKERİ VARLIK ENDİŞE VERİCİ”
Erhürman, GKRY’nin İsrail ve diğer ülkelerle askeri iş birliklerini “tehlikeli bir güç dengesi oyunu” olarak niteledi:
“Büyük güçler girdikleri hiçbir coğrafyadan çıkmadı. Rum liderliği bu dengeyi yanlış kuruyor. Bu yaklaşım Ada’yı güvenli olmayan bir yere dönüştürüyor.”
“BİZ YOKMUŞUZ GİBİ DAVRANANLAR ENİNDE SONUNDA KAYBEDER”
GKRY, İsrail ve Yunanistan arasında planlanan Great Sea Interconnector projesine de değinen Erhürman, Türkiye’yi dışlayan bu hattın ekonomik değil, tamamen siyasi gerekçelerle planlandığını belirtti.
“Türkiye dışarıda kalsın diye hattı Yunanistan’a uzatmak makul değil. Türkiye’yi yok sayarak bölgede kalıcı barış sağlanamaz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erhürman, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu bölgede görmezden gelinemez. Biz vardık, varız, var olacağız. Bizi yok saymaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder.”




