“KIBRISLI TÜRKLERİN İRADESİ DAHİL OLMADAN YAPILAN ANLAŞMA KABUL EDİLEMEZ”
Erhürman, Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında yapılan anlaşmayı değerlendirerek, adanın iki eşit ortağından biri olan Kıbrıslı Türklerin sürecin dışında bırakıldığını söyledi:
“Adada egemenlik haklarına sahip iki eşit kurucu ortağın iradesi dışında bir anlaşma imzalanmıştır.”
Bu durumun adil olmadığını ve çözüm süreçlerine zarar verdiğini ifade etti.
ULUSLARARASI TEMAS ELEŞTİRİLERİNİ REDDETTİ
Erhürman, Rum basınında kendisine yönelik bir diğer eleştirinin, uluslararası platformlarda yapacağını açıkladığı temaslarla ilgili olduğunu belirtti.
Avrupa Birliği, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi organizasyonlarda Kıbrıslı Türklerin görüşlerini duyurmayı hedeflediğini hatırlatan Erhürman, “Gerçek niyetinin görüşme veya çözüm olmadığı” yönündeki iddiaları reddetti.
“KIBRISLI TÜRKLERİN DÜNYAYA KAPANMASI ÇÖZÜM YANLISI BİR TUTUM DEĞİL”
Kamuoylarının çözüm süreçlerindeki etkisini değerlendiren Erhürman, Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin iradesi olmadan tüm ada adına anlaşmalar yapmaya devam etmesinin ve Kıbrıs Türk tarafının dünyadan izole edilmesinin ne adil ne de çözüm odaklı olduğunu söyledi:
“Bu, statükonun sürmesi ve Kıbrıslı Rumların adanın tek sahibiymiş gibi davranması anlamına gelir. Kıbrıslı Türklerin oturup beklemesi beklenemez.”
“YENİ DÖNEM” YAKLAŞIMINI 4 MADDEDE ÖZETLEDİ
Cumhurbaşkanı Erhürman, ortaya koyduğu yeni yaklaşımı dört başlıkta topladı:
a) Kıbrıslı Türklerin çözüm istediği,
b) Çözüme kadar geçen süreçte yok sayılmayı kabul etmediği,
c) Rum tarafının tek yanlı girişimlerinin barışa katkı yapmadığını dile getirdiği,
d) Kıbrıslı Türklerin hem masada çözüm önerileri sunduğu hem de dünyayla buluşma çabalarını tüm olanakları kullanarak sürdürdüğü.
“SABIRLA VE KARARLILIKLA ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Erhürman, açıklamasını “Bu görüşleri her platformda sabırla, soğukkanlılıkla ve kararlılıkla anlatmaya devam edeceğiz” sözleriyle tamamladı.
