Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Erhürman, AİHM’nin Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) ile ilgili kararının dikkatle incelenmesi gerektiğini vurguladı. Kararın genel olarak olumlu karşılanmasının yanıltıcı olabileceğine dikkat çeken Erhürman, karardaki bazı kritik noktaların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.
Erhürman, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mülkiyet ve Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili son kararı (K.V. Mediterranean Tours Limited v. Türkiye) genelde olumlu karşılandı ve Taşınmaz Mal Komisyonu’nun ‘etkili iç hukuk yolu’ statüsünün teyidi olarak değerlendirildi. Ama sanırım kararda yer alan saptamalara biraz daha dikkatle ve özenle bakmakta yarar var.”
Açıklamasında, AİHM’nin 2010 yılından bu yana TMK’yı etkili iç hukuk yolu olarak kabul ettiğini hatırlatan Erhürman, bu davada aksi yönde bir karar çıkmasının beklenmediğini ifade etti. Ancak Erhürman, bu davada Mahkeme’nin sürece dair ciddi gecikmelere dikkat çektiğini ve bu gecikmelerin TMK’nın etkili olamadığı yönünde değerlendirildiğini kaydetti.
"TMK, Bu Dava Özelinde Devre Dışı Bırakıldı"
Erhürman, başvurunun halen TMK önünde “askıda” olmasına rağmen AİHM’nin iç hukuk yollarının tüketilmediği yönündeki savunmayı oybirliğiyle reddettiğini, bunun önemli bir gelişme olduğunu ifade etti.
AİHM’nin 2010 sonrası ilk kez mülkiyet hakkı ihlali konusunda maddi tazminat konusunu kendi gündemine aldığını belirten Erhürman, bu durumun Loizidou kararını hatırlattığını ve TMK’nın bu dava özelinde bir anlamda devre dışı bırakıldığını vurguladı.
"Yapısal Sorunlar Tespit Edildi"
Mahkeme’nin, TMK önündeki sürecin hızlandırılması ve yaşanan gecikmelerin tazminat yaptırımına bağlanması gerektiğine ilişkin “yapısal” sorunlara işaret ettiğini belirten Erhürman, şunları kaydetti:
“Evet, TMK halen AİHM tarafından etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul ediliyor. Bu, TMK’nın yapısının ne kadar sağlam kurulduğunu gösteren bir durumdur. Ancak bu karar, tabir-i caizse, TMK’nın surlarında bir gedik açıyor. Çünkü TMK’nın varlığına karşın, belli durumlarda mülkiyet hakkı ihlalleriyle ilgili olarak AİHM’nin maddi tazminata hükmedebileceğini gösteriyor.”
Kararın dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiğini vurgulayan Erhürman, “Bu kararı bir tür ‘zafer’ olarak lanse etmek kesinlikle doğru değildir. İşin ciddiyetle ele alınması, çalışılması, kararın çok dikkatli bir şekilde okunması ve anlaşılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Erhürman, kararın gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi çerçevesinde altı ay sonra yapılacak değerlendirmede ciddi sorunlar yaşanabileceği uyarısında bulundu.