CTP, bu sözlerin Kıbrıs Türk halkının yaşam biçimi ve değerleriyle bağdaşmadığını belirtti, Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan “Disiplin Tüzüğü”nün ise geri çekilmesi gerektiğini vurguladı.
“KIBRIS’TA BAŞÖRTÜSÜYLE MÜCADELE EDİLMİYOR”
CTP açıklamasında, Erdoğan’ın sözlerinin Türkiye’deki tarihsel bağlama sahip olabileceği, ancak Kıbrıs’ta böyle bir durumun hiçbir zaman yaşanmadığı ifade edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kıbrıs’ta bizler, Türkiye Cumhuriyeti'nin özellikle bu başlıkta yaşadığı kişi hakları ve özgürlükleri bağlamındaki demokrasi bunalımını ya da insan hakları ihlallerini hiçbir zaman yaşamadık.”
Parti, Kıbrıs Türk halkının başörtüsü gibi bireysel tercihlere her zaman saygı gösterdiğini, bu konuda 42 yıldır uygulanan yasal düzenlemelerle hiçbir sorun yaşanmadığını belirtti.
“BU SÖZLERİN MUHATABI KIBRIS TÜRK HALKI DEĞİL”
CTP, Erdoğan’ın “biz bu mücadelenin içinden geldik” sözlerinin yalnızca Türkiye için anlamlı olabileceğini belirterek, bu ifadelerin KKTC’ye yönelik olmadığının altını çizdi. Açıklamada şu görüşe yer verildi:
“Sayın Erdoğan’ın dün bir konuşmasında sarf ettiği ‘Kuzey Kıbrıs’ta kızlarımızın başörtüsüyle uğraşmaya kalkarsan karşında bizi bulursun’ cümlesinin muhatabı Kıbrıslı Türkler olamaz.”
CTP, KKTC’de herhangi bir vatandaşın inancı, kıyafeti veya kişisel tercihleri nedeniyle hak kaybı yaşamadığını vurguladı.
“DİSİPLİN TÜZÜĞÜ TOPLUMSAL BARIŞI TEHDİT EDİYOR”
Açıklamada, Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen yeni Disiplin Tüzüğü’nün toplumsal barışı ve hoşgörüyü zedeleyeceği uyarısı yapıldı. Tüzüğün iptal edilmesi gerektiği belirtilerek, şu görüşe yer verildi:
“Disiplin Tüzüğü geri çekilmek zorundadır. Bu, toplumsal barış ve hoşgörünün devamı için şarttır.”
“KIBRIS TÜRK HALKI GERÇEKTEN LAİKTİR”
CTP, Kıbrıs Türk halkının sadece anayasasında değil, yaşam tarzında da laiklik ilkesine bağlı olduğuna vurgu yaptı. Açıklamada şöyle denildi:
“Kıbrıs Türk halkı; anayasasında ‘laiklik’ yazdığı için değil, özünde ve gerçekten laik olduğu için, anayasasına da bunu yazan, çağdaş, hukukun üstünlüğüne inanan ve demokrasiye sonuna kadar bağlı bir halktır.”
Parti, Kıbrıs Türk halkının kendi toplumsal düzenine ve iradesine dışarıdan müdahaleyi kabul etmeyeceğini ve buna karşı duracağını belirterek açıklamasını sonlandırdı.
Ctp'nin açıklamalarının tamamı;
Kıbrıs Türk halkının beklentisi; iradesine saygı gösterilmesi ve müdahale girişiminde bulunulmamasıdır
Son söyleyeceğimizi ilk söyleyelim: Disiplin Tüzüğü geri çekilmek zorundadır.
Bu, toplumsal barış ve hoşgörünün devamı için şarttır.“Kuzey Kıbrıs’ta kızlarımızın başörtüsüyle uğraşmaya kalkarsan, karşında bizi bulursun. Çünkü biz bunun mücadelesini çok verdik ve bu mücadeleyi vere vere bir yerlere geldik.”
Bu sözler, dün adamızı ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a aittir.
Sayın konuk Cumhurbaşkanı’nın, kendi ülkesinde yaşanan süreçlere atıfla bu sözleri söylediğini anlıyoruz. Ancak bu ifadelerin, Kıbrıs’taki yaşanmışlıklarımızla herhangi bir irtibatı ya da olgusal bağı bulunmadığı öncelikle anlaşılmalıdır.Kıbrıs’ta bizler, Türkiye Cumhuriyeti'nin özellikle bu başlıkta yaşadığı kişi hakları ve özgürlükleri bağlamındaki demokrasi bunalımını ya da insan hakları ihlallerini hiçbir zaman yaşamadık. Kıbrıs Türk halkı, kimsenin giyimi ya da giyimine ek olarak kullandığı herhangi bir ihtiyaç nedeniyle asla bir ikilem yaşamamış, hiç kimse bu sebeplerle herhangi bir haktan mahrum bırakılmamıştır.
Kıbrıs Türk halkı; demokratik, laik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, çağdaş hukuk düzenine bağlı bir halktır. Bu nedenle başörtüsü kullanmak da, giyim-kuşam ya da ibadet gibi özgürce icra edilebilen kişisel haklar kapsamında değerlendirilmiş, korunmuş ve saygı görmüştür. Toplumsal norm ve kuralların yanı sıra mevzuat da bu anlayış doğrultusunda, herhangi bir zorlama olmaksızın şekillenmiştir. İlk ve ortaöğretim kurumlarında kılık kıyafete ilişkin düzenlemeler de bu anlayışa uygun biçimde oluşturulmuş ve mevzuatımızın bir parçası haline gelmiştir. 42 yıldır uygulanan bu mevzua ve uygulama, herhangi bir sorun yaşanmasına neden olmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, özellikle “başörtüsü” konusunda uzun yıllar çok ciddi bir kamplaşmaya sahne olmuştur. Bu durum hem toplumsal birliği zedelemiş hem de kişi hak ve özgürlüklerine dair sayısız ihlalin yaşanmasına yol açmıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi deneyimi ile bizdeki durum arasında en küçük bir benzerlik dahi bulunmadığı herkes tarafından anlaşılmak zorundadır.
Bu gerçekten hareketle herkes bilmelidir ki; Sayın Erdoğan’ın dün bir konuşmasında sarf ettiği “Kuzey Kıbrıs’ta kızlarımızın başörtüsüyle uğraşmaya kalkarsan karşında bizi bulursun” cümlesinin muhatabı Kıbrıslı Türkler olamaz. Konuk Cumhurbaşkanı’nın özellikle “Çünkü biz bunun mücadelesini çok verdik ve bu mücadeleyi vere vere bir yerlere geldik” sözlerinin zemini ancak ve yalnızca kendi ülkesi olabilir.Bizim ülkemizde, Sayın Erdoğan’ın sözünü ettiği türden bir mücadele alanı olmadığı gibi, gerçekte mücadele edilmesi gereken bir mesele de bulunmamaktadır. Bizler, yetişkin bireylerin hak ve özgürlüklerini istedikleri gibi yaşayabilmeleri konusunda hiçbir tereddüt taşımamaktayız ancak aynı zamanda çocuk hakları, pedagoji ve çocuk psikiyatrisi uzmanlarının yönlendirmelerini temel alarak kararlar üretmekteyiz.
Hatırlatmak isteriz ki, Kıbrıs Türk halkı; anayasasında “laiklik” yazdığı için değil, özünde ve gerçekten laik olduğu için, anayasasına da bunu yazan, çağdaş, hukukun üstünlüğüne inanan ve demokrasiye sonuna kadar bağlı bir halktır.
Kıbrıs Türk halkının beklentisi; kendi değerlerine, iradesine ve kişilerden örgütlere uzanan büyük bir toplumsal dayanışmayla kurduğu düzenine koşulsuz saygı gösterilmesi ve müdahale girişiminde bulunulmamasıdır.
Cumhuriyetçi Türk Partisi