Dernek başkanı Hatice Benan yazılı açıklamasında konuyu araştırmaya devam edeceklerini ver Avrupa Ülkeleri Biyologlar Birliği dahil uluslararası platformlara da taşıyacağını bildirdi.

Başta balıklar ve su kuşları olmak üzere ekolojik değeri yüksek, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türe ev sahipliği yapan sulak alanların, insanların ve diğer canlıların yaşaması için hayati öneme sahip biyoçeşitlilik rezervuarları olarak kabul edildiğini ifade eden Benan,  dünyadaki canlı türlerinin yüzde 40’ının sulak alanlarda yaşadığına ve ürediğine dikkat çekti.

Dünya üzerindeki sulak alanların üçte birinden fazlasının, 1980’den bu yana yok olduğunu kaydeden Benan, “Önemli değişiklikler yapılmadıkça, sulak alanların ortadan kalkması dünya çapında ciddi hasara neden olabilir ve birçok canlı türü yok olabilir. Çünkü sulak alanları tehdit eden faktörlerin başında yapılaşma ve çeşitli insan müdahaleleri sonucu kurutulması gelmektedir” dedi.

Ülkedeki sulak alanların da bu kaderi paylaştığını belirten Hatice Benan, “Oysa ki, birçoğu Çevre Yasası ile koruma altında olan 40’tan fazla sulak alan mevcuttur. Ancak, tamamına yakınında su seviyesi iyice azalmış ve Gönyeli Göleti, Kanlıköy Göleti, Değirmenlik Göleti gibi kimi sulak alanlar ise neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır” ifadelerini kullandı.

-“1976’dan bugüne alanın yüzde 75’lik kısmında küçültmeye gidildi”

Benan, yasal olarak bir “Arıtma Tesisi” olsa da yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğu üzere barındırdığı 59 farklı kuş türü ile sadece kuzeyde değil adanın genelinde kuş çeşitliliği açısından birinci sırada öneme sahip olan Haspolat Sulak Alanı’nda son günlerde ciddi bir tahribat yaşandığını kaydetti. Benan, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) finansmanıyla başlatılan proje çerçevesinde Lefkoşa Türk ve Rum Belediyeleri tarafından işletilen tesiste ve havuzlarında küçülmeye gidildiğini belirtti.

Başta Flamingo kuşları olmak üzere alandaki kuş ve diğer canlı türlerinin süreç içinde ortadan kalkacağını ifade eden Benan, bu projenin, Biyologlar Derneği tarafından her platformda şiddetle eleştirildiğini hatırlattı.

-“Biyologlar Derneği’ni sürecin dışında tutması bizler açısından kabul edilemezdir”

2007-2010 yılları arasında Dernek tarafından yürütülen, “Su Kuşları Gözetim Programı”nın, UNDP tarafından finanse edildiğini ve alanın su kuşları açısından ne denli önemli olduğunun detaylı verilerle de ortaya konduğunu belirten Benan, şöyle devam etti:

“Buna karşın, UNDP kaynaklarının bu kez böylesine önemli bir sulak alanın ortadan kaldırılması için harcanıyor olması ise anlaşılır değildir. Böyle bilimsel veriler varken ne proje yöneticilerinin ne de Lefkoşa Türk Belediyesi’nin bu alanda söz sahibi olduğunu yaptığı çalışmalarla ortaya koyan Biyologlar Derneği’ni sürecin dışında tutması bizler açısından kabul edilemezdir.”

-Harmancı'ya eleştiri...

Farklı konularda kendileriyle yakın temas kuran Lefkoşa Türk Belediyesi ve Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’nın böyle bir projenin başlayacağından Derneği haberdar etmediğini savunan Benan, bunun “son derece düşündürücü” olduğunu kaydetti.

Belediyenin görüş aldığı belirtilen sivil toplum örgütünün de projenin geldiği son noktadan rahatsız olduğunu  basın açıklamasıyla dile getirdiğini ifade eden Benan, şunları belirtti:

“Sulak alanın yüzde 75’i ortadan kalkacak bir habitatta besin kaynaklarını, üreme ve barınma alanı gibi çevresel faktörler azalacağından kalan habitat taşıma kapasitesine ulaşacak, ortaya çıkacak çevre direnci bölgede yaşam süren veya konaklamak için gelen başta flamingolar gibi birçok canlının popülasyonlarında çarpıcı azalmaya ve belki de tamamen yok olmasına neden olacaktır. Bunlara karşın, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin hiç olmazsa proje başlangıcıyla ilgili derneğimizi bilgilendirmesini ve gözlemci olmamızı talep etmesini beklerdik. Böylelikle, en azından flamingolar alandayken dozerlerin sulak alana girmesi söz konusu olmazdı.”

“Gerekçesi ne olursa olsun böyle bir projeye destek sağlayan AB, BM-UNDP ve Lefkoşa Türk Belediyesi tek sorumlu değildir” diyen Dernek Başkanı Benan, adadaki en önemli biyolojik çeşitlilik alanlarından birisi olmasına karşın Haspolat Arıtma Tesisi’ne, Çevre Koruma Dairesi ve ilgili Bakanlığın, “Flora ve Faunanın Korunması Emirnamesi”nin, emrettiğinin aksine davrandığını savundu. Dernek Başkanı Benan, Çevre Koruma Dairesi’nin, böyle bir proje için ÇED raporuna ihtiyaç görmemesini ise eleştirdi.

Önce devlete suç buldular sonra destekten yakındılar Önce devlete suç buldular sonra destekten yakındılar

Son günlerde yapılan mevcut havuzların küçültülmesi çalışması dışında, tesisteki beş farklı havuza sahip alanda en büyük iki havuzun çoktan kurutularak, şu an çöp toplama alanına dönüştürüldüğünü ve orada ciddi çevre kirliliği yaratıldığını kaydeden Benan, “AB, Belediye ve Hükümetin el ele vererek Haspolat’taki doğal yaşamı hep birlikte yok etmekte olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır” dedi.

Editör: P. K.