Barolar Birliği, Meclis Başkanlığı seçiminde yaşanan krizin hukuki bir yorum ihtiyacı doğurmasının kaygı verici olduğunu ifade ederek, bu durumun Anayasa ve İç Tüzük’ün hukukçular ya da Başsavcılık tarafından yorumlanması gerekliliğine kadar gelmesini sorunlu buldu.

Hansel: "Halk meclisle değil faturalarını ödemekle meşgul" Hansel: "Halk meclisle değil faturalarını ödemekle meşgul"

Açıklamada, her yasal metnin hukuki olarak yorumlanmasının mümkün olduğu kabul edilmekle birlikte, Meclis Başkanlığı seçiminin öncelikle siyasi bir konu olduğu vurgulandı. Siyasi bir meselenin çözüm yerinin de siyaset olması gerektiği belirtildi. Siyasetin bu krizi çözmek için kendi yöntemlerini geliştirmesi gerektiği, aksi takdirde hem siyasetin kalan itibarının hem de kuvvetler ayrılığı ve demokrasinin korunmasının tehlikeye gireceği ifade edildi.

Ayrıca, Meclis Başkanlığı seçiminin hukuki bir çıkmaza dönüşmesinin ve çözümün hukukçulardan veya Başsavcılıktan beklenmesinin endişe verici olduğu dile getirildi. Siyasetin kendi sorunlarını çözme yetisinde yetersiz kalıp hukuka başvurmasının, siyasetin yargıya müdahalesi kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunuldu.

Son olarak, kuvvetler ayrılığı ilkesinin korunması gerektiği, yasama, yürütme ve yargı arasındaki sınırların hassasiyetle gözetilmemesi halinde ne Anayasa’nın öngördüğü organların ne de demokrasinin sürdürülebileceği belirtildi.

Editör: S. Y.