KIBRIS

Maviş, kolej sınavlarının çocuklarda oluşturduğu stres ve baskıya dikkat çekti

KTÖS Genel Sekreteri Maviş, eğitim sistemi ve kolej sınavlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş 1. döneme yönelik değerlendirme yaparak, yarın gerçekleşecek kolej sınavı ve ikinci eğitim dönemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Maviş, ülkemizdeki kolej sınav sistemi ve ailelerin çocukları sınava, kolejlere hazırlama sürecinin çocuklar üzerinde neden olduğu baskıya dikkat çekti.

Maviş, ülkemizdeki eğitim sisteminin ezberci ve soru çözmeye yönelik olduğunu vurgulayarak bu sistemin doğru olmadığını savundu.  

MAVİŞ: "BİZİM EĞİTİM SİSTEMİMİZ SON SIRADADIR"

Burak Maviş, “bugün için okul öncesinden üniversite sona kadar eğitim bir yatırım amacıdır. Bu yaptığınız yatırım sonucunda alacağınız diploma için harcadığınızı bile toplayabileceğinizin garantisi olmayan bir sitemin içerisindeyiz.

Bizim sistemimiz Türkiye eğitim sistemi ile paralellik gösterir. Türkiye eğitim sistemi de PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) eğitim sistemi içerisinde veya OECD ülkeleri içerisinde son sırada yer alan eğitim sistemlerinden bir tanesidir. İyi bir şeyi takip etmiyoruz.

Herkes çocuğuna en iyisini sağlayabilir. Biz tüm çocukları eğitmezsek, kendi çocuklarımızın karşısına da çıkacak eğitimsiz çocuklar zarar verebilir.

Bunu düşünerek kamu okullarına sahip çıkma noktasında sesimizi çıkarmamız gerek. Kamu okullarına çocuklarımızı vererek o okullarda aktif görev alarak sesimizi çıkarmalıyız” dedi. Maviş şöyle devam etti:

“TOPLUM OLARAK KENDİMİZE BAKMAMIZ GEREK”

“Aslında bizim toplum olarak kendimize bakmamız gerekiyor. Artık üniversite mezunu olmak iyi bir iş sahibi yapmıyor insanları.

Bizler kuşlara yüzmeyi, balıklara da uçmayı öğreterek bişey kazanamıyoruz. Uçabilen uçuyor zaten, yeteneği olan gidiyor. Geri kalanların hepsini heba edeceğimiz bir sistemin içerisinde sürükleniyoruz.

Kolejde okuyanın veya üniversiteyi bitirenin başarılı olduğu bir dönemde değiliz artık. Bu dönemde meslek sahibi olmak hayatta kalmayı kolaylaştırıp ekonomik bir gelir getiriyor.

“KÖTÜ ARKADAŞLIKLAR GİBİ LANSE EDİYORUZ”

“Yarın sınav var, yarın çocuklar yine bir stresin altında, kimisi gözyaşı dökecek. Ailelerin de çocukların o psikolojik baskısını anlamayıp daha da baskı kurduğu bir dönem. Önümüzdeki dönemlerde daha da travmatik bir yaşam modeli oluşacak.

Çocuklarımızın bu stresi yaşaması gerekiyor mu ona bakmalıyız.

Ben kendi dönemimde okurken Şht. Turgut Ortaokulu’ndaki sınıfımda da, Kurtuluş Lisesi’ndeki okulumda ve sınıfımda da çok kozmopolit bir yapı vardı. Çok farklı kesimlerden, çok farklı meslek sahibi insanların çocukları ile birlikte okuduk mezun olduk. Sonra da öğretmen kolejine girdik ve orda da çok kozmopolit bir yapı vardı.

Her okuldan gelen öğrenciler vardı. Şimdi oraya da baktığımızda daha çok kolejlerden gelen öğrencilerin orada okuduğunu görüyoruz. Kolejlere de baktığımızda belirli ilkokullardan gelen, belirli ailelerin çocuklarının olduğunu görüyoruz. O kozmopolit yapıyı göremiyoruz.

Kolej dışındaki ortaokullara devam etmeyi sanki da kötü okullar kötü arkadaşlıklar edinecekmiş gibi lanse ediyoruz.”

“KOLEJ SINAVLARI EZBERCİ EĞİTİMİN EN BÜYÜK HANDİKAPI”

Eğitim sistemi üzerinde değerlendirmeler yapan Burak Maviş, “akademik ihtiyaçları karşılayabilecek bir eğitim sistemi modeline hapsedildik” dedi. Maviş şu değerlendirmelerde bulundu:

“Aslında eğitim sistemimiz sinyal veriyor artık. Yapılar sürdürülebilir değildir. Bizler daha çok akademik ihtiyaçları karşılayabilecek bir eğitim sistemi modeline hapsedildik. Çocuklar, potansiyel, yaratıcılık ve beceriye göre değerlendirilmiyor.

Kolej veya üniversite sınavları ezberci eğitimin en büyük dezavantajıdır.

Aileler, çevresel koşullar ve demografik yapı nedeniyle kolejlere yöneliyor. Kolejlere alternatif özel okulları düşünüyorlar. Çocuklar ise sınava hazırlanırken ciddi bir baskı ve psikolojik stres altında oluyor. Senede 2 sınava yayılması önemli değildir.”

“KOLEJLERE SINAVSIZ GİRİŞ MÜMKÜNDÜR”

“Bizim sendika olarak önerimiz kolejlere sınavsız girişin mümkün olduğudur. Aile, öğretmenler, okul yöneticilerinin kullanacağı kanaat ile, her isteyenin koleje girebileceğini ama her isteyenin koleje devam edemeyeceği, belli kriterler oluşturup, standart kriterler oluşturup, o kriterleri aşan çocukların kolejlere, diğerlerinin de yatay bir şekilde diğer okullara geçebileceği bir model önermiştik. Bir dönem bu model kullanıldı, doğru da işledi."

SINAVSIZ DÖNEMLERDEKİ OKULLAR...

KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, kolejlere girişin sınavsız olduğu dönemleri hatırlattı. “Kolejlere giriş sınavlarının olmadığı dönemde özellikle ilkokullarda, daha çok gezi gözlem laboratuvar çalışmaları, yaparak-yaşayarak öğrenmeye dayalı faaliyetlere yönelmişti.

Sportif faaliyetler ön plana çıkıyordu. Başarıyı, okulların başarısını, koleje öğrenci sokmak ile, başarılı öğretmen, başarılı öğrenci ile değerlendirmeyip, bunun yerine sportif ve sanatsal faaliyetlerle ismi anılmaya başlanmıştı okulların.

O dönemde gerçekleşen seçimlerde, UBP seçim vaadi olarak “kolej sınavları” yazmıştı ve seçimi kazanıp hükümete gelince kolej sınavları geri getirildi. Farklı dönemde farklı varyasyon sınavlar yapıldı ama bu sınavlardan hiç vazgeçilmedi. Halen daha var.”  

“TÜM ÇOCUKLARDAN ÖZÜR DİLİYORUM”

“Eğitime yönelik atılan olumlu adımların geliştirilerek devam edilmesi gerekiyor. Bakanlıkla uzlaştığımız asgari müşterek, öğrencinin yüksek yararına olan sistemi geliştirecek bir mekanizma var ise biz bunu uygulamaktan çekinmiyoruz. Bu konuda belirli adımlar daha atılması ile ilgili girişimlerimiz devam edecek.

Tüm çocuklardan da özür diliyorum.

Yarınki sınava maruz kalmaları biz yetişkinlerin talepleri doğrultusunda olmuştur.

Sendikalar olarak da kendi öz eleştirimizi yaptığımda, tekrar geri gelmesini ortadan kaldıracak mekanizmalar geliştirmemiş olabiliriz.

Onlar için istediğimiz alternatif, ezberci eğitimden uzaklaşacakları, potansiyel yaratıcılık becerileri ile değer bulacakları, ne kadar soru çözdükleri ile ilgili değil, sporu ile sanatı ile öne çıkacakları bir gelecek kurgulamak istiyoruz.

En azından benim neslimin velilerini bu yönde ikna etme şansım vardır. Aileler kendi hayallerini kendi yapamadıklarını değil, çocuklarının hayallerini sorgulayarak, onlara imkan tanıyacakları güzel günler dilerim.”