KIBRIS

Hasgüler, İskele'de tutuklanan 5 Kıbrıslı Rum'un yargı sürecini değerlendirdi!

Cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, İskele’deki 5 Kıbrıslı Rum davasına sert tepki gösterdi: “Adalete siyaset karışıyor, bu bir misilleme.”

Cumhurbaşkanı Adayı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, İskele’de casusluk suçlamasıyla tutuklanan 5 Kıbrıslı Rum hakkındaki yargı süreci devam ederken, Kıbrıs Gerçek’e özel açıklamalarda bulundu. Hasgüler, davanın özünde adalete siyasetin karıştırıldığı bir süreç olduğunu ve bunun ciddi tehlikeler barındırdığını söyledi.


"Bu Bir Misilleme Arayışıdır"

Hasgüler, yargılamanın siyasi bir misilleme havası taşıdığını ifade ederek şunları söyledi:

“Evet, bu dava önce İskele’de, ardından Mağusa’da askeri mahkemede görüldü. Bugün de yine Lefkoşa’da askeri mahkemede sürüyor. Beş Kıbrıslı Rum’un özel mülke tecavüz, genel rahatsızlık yaratma ve kişisel verilere yetkileri olmadan ulaşma iddialarıyla yapılan bu soruşturmalar, aslında özünde hem bu beş kişiye yönelik dava hem de Kıbrıs Cumhuriyeti otoritelerindeki Simon Aykut davası, adalete siyasetin net bir şekilde karıştırıldığını gösteriyor. Bunun adı adalete siyaset karıştırmaktır. Her iki kovuşturma da art niyetlidir. Burada misilleme arayışı vardır. Bunun sonu yoktur. Misilleme misillemeyi getirir.”


"Masum İnsanlar da Tutuklanabilir"

Hasgüler, bu gidişatın tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayarak şöyle devam etti:

“Bu iş, bir Rum evinde oturan bir Kıbrıslı Türk ailenin Güney’de tutuklanmasına kadar varacak bir misillemeyi tetikleyecektir. Bu tür art niyetli soruşturmalar, işin özü olarak suçu kovuşturmak değil, mevzuyu başka bir yere taşımaktır. Art niyetli kovuşturmalar yapıldığında bu bir haksız fiil içerir.”


"Mahkemeler Tarafsızlığını Kaybediyor"

Hasgüler, iki tarafın da İngiliz hukuk mirasına dayandığını ancak siyasetin adalete karışmasının mahkemelerin tarafsızlığını yok ettiğini belirtti:

“İngiliz hukuk mirasında mahkemeler adalet elçisidir. Ama adalete siyaset karıştırıldığında mahkemeler tarafsızlığını kaybederler. Dolayısıyla adaleti gerçekleştirmek olan amaçlarından uzaklaşırlar. Bu da adaletsizlik kaynağına yol açar.”


"Taşınmaz Mal Komisyonu’na Başvuran Mülk Sahibi de Var"

Hasgüler, davadaki önemli bir detaya dikkat çekti:

“Bu davada yargılananlardan biri, Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmuş bir mülk sahibi. Bu durum, Komisyon’a başvuran bir kişinin cezalandırılabileceği imajını doğuruyor. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti otoritelerine karşı olanlara, Komisyon’a karşı olanlara gümüş tepsiyle fırsat sunmaktır. Bu, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurmuş olduğu Taşınmaz Mal Komisyonu’nu havaya uçurmaktır. Beyinsizliktir, kafasızlıktır, rasyonaliteden uzaklaşmaktır. Bu, resmi milliyetçiliğin öbür resmi milliyetçiliğe yaptığı bir yardımdır.”


"Devletler Yanlış Yapıyor, Vatandaş Bedel Ödüyor"

Hasgüler, davaların temelinde politik irade yoksunluğu ve otorite boşluğu bulunduğunu söyledi:

“Bu durum, politik irade eksikliği ve otorite boşluğu ile ilgili. Devletlerin yanlışlarından ötürü yurttaşlar iki tarafta da hukuki ihtilaflar içerisine atılıyor. Bu tarafta İTEM Yasası’na veya diğer tarafta Simon Aykut’a uygulanan şeylerin kaynağı bellidir. Yurttaşı hukukun dışında başka bir devletin otoritesiyle ihtilaflı hale getiren bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. Bu kabul edilir bir şey değil.”


"Mevcut Partilerden Çözüm Beklemek Boşuna"

Hasgüler, mevcut siyasi partilere de eleştiriler yöneltti:

“Bunu sorgulamak da mevcut temsili demokrasi içerisindeki partilerin yozlaşmalarından ötürü mümkün değil. Temsili demokrasinin altındaki meşruiyet kaybolmuş durumda. Bu partilerden çözüm beklemek, ölü gözünden yaş beklemektir. Herkese geçmiş olsun.”