CTP, SADECE GENEL BAŞKAN DEĞİL “BİR SONRAKİ BAŞBAKANI” DA SEÇİYOR
CTP Genel Sekreteri ve Genel Başkan Adayı Erkut Şahali, Genel Başkan adayı Asım Akansoy’un konuşmasının ardından kürsüye çıkarak kurultaya ve ülkeye yön verecek kapsamlı bir konuşma yaptı.
Şahali, sözlerine tüm yoldaşlarını, konukları ve ekran başından kurultayı izleyen yurttaşları selamlayarak başladı; bugün salonda yaşananın sadece bir genel başkan seçimi olmadığını vurguladı:
“Bugün sadece bir başkan seçmiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın iradesiyle görevlendirdiğimiz önceki Genel Başkanımız Sayın Tufan Erhürman’ın boşalttığı genel başkanlık görevini kimin devralacağını ve bu ülkenin yarınlarını nasıl kuracağımızı belirliyoruz.
Cumhuriyetçi Türk Partisi bugün sadece kendi genel başkanını değil, bir sonraki başbakanı da seçiyor.”
Erhürman’a başarılar dileyen Şahali, CTP’nin geleneksel barış ve çözüm çizgisiyle Cumhurbaşkanı’nın her zaman yanında olacağını söyledi.
“KURULTAY, YENİ DÖNEMİN TALİMATNAMESİDİR”
Şahali, az önce oy birliğiyle kabul edilen karar tasarılarının, yeni dönemin yol haritası olduğunu hatırlatarak, kurultayın önemini şöyle özetledi:
“Genel başkanın, parti meclisinin, MYK’nın ve tüm organlarımızın hangi esaslar doğrultusunda, hangi hedefe yönelik ilerleyeceği kurultayımız tarafından ortaya konmuştur.
Bugün vereceğimiz karar, bu talimatların hangi yöntemle, hangi tarzda hayata geçirileceğinin kararından ibarettir.”
Sürecin demokratik olgunluk, hoşgörü ve disiplinle yürütüldüğünü söyleyen Şahali, hem Sıla Usar İncirli’ye, hem Asım Akansoy’a hem de tüm partililere teşekkür etti; “CTP emeğin partisi iken kavgalı kurultay mı yapacaktık? Elbette hayır.” diyerek partinin iç disiplinine vurgu yaptı.
“BUGÜN SALONDA OLAN SADECE CTP DEĞİL, KIBRIS TÜRK HALKININ UMUDU”
Şahali, Kıbrıs Türk halkının gözünün bu salonda olduğunun altını çizdi; basın ve kamuoyundaki değerlendirmelerin de CTP’nin yönetme sorumluluğunu almaya en yakın parti olduğunu gösterdiğini söyledi:
“Cumhuriyetçi Türk Partisi, Kıbrıs Türk halkının yönetme sorumluluğunu üstlenmeye hazırlanan ve buna en yakın parti durumundadır.
Bugün sadece bir parti liderini değil, bu ülkenin geleceğini teslim edeceği kadroları konuşuyoruz.”
Ülkede “tam bir çöküş, çürüme ve yozlaşma” yaşandığını, bunun da bizzat hükümet eliyle topluma dayatıldığını belirten Şahali, CTP’nin sivil toplum, düşünce kuruluşları, aydınlar ve diğer siyasi aktörlerle ortaklaşarak bu gidişin önüne geçmek zorunda olduğunu vurguladı.
ŞAHALİ KENDİ SİYASİ GEÇMİŞİNİ ANLATTI: “30 YILLIK EMEĞİN ÜZERİNE ADAYIM”
Konuşmasının önemli bir bölümünde kendi siyasi geçmişini ve parti içi görevlerini özetleyen Şahali, adaylığının kişisel hırs değil, partisine ve halkına duyduğu sorumluluğun sonucu olduğunu ifade etti.
CTP’deki yolculuğunu şöyle hatırlattı:
-
Dumlupınar Mahallesi Ocak Örgütü yönetim kurulu üyeliği ve ocak sekreterliği,
-
CTP Gençlik Örgütü Genel Başkanlığı,
-
Defalarca ilçe yönetim kurulu üyeliği,
-
Mağusa İlçe Sekreterliği ve ardından İlçe Başkanlığı,
-
Dört ayrı dönemde Merkez Yönetim Kurulu üyeliği,
-
Dış İlişkiler, Örgüt, Basın-Yayın ve Propaganda Sekreterlikleri,
-
Genel Sekreterlik ve Genel Başkan Vekilliği,
-
Mağusa Belediyesi’nde 13 yıl çeşitli kademelerde görev, müdür muavinliğine kadar yükselme,
-
Bir dönem Başbakan Ferdi Sabit Soyer’in Özel Kalem Müdürlüğü,
-
12 yıldır milletvekilliği, grup başkanvekilliği ve sayısız komite görevleri,
-
Ömer Soyer Kalyoncu ve Tufan Erhürman hükümetlerinde iki kez bakanlık.
“Adaylığım bir kişisel hırsın değil, partime ve halkıma duyduğum derin sorumluluğun tezahürüdür.
Genel başkanlık görevini de tüm diğer görevlerim gibi bir görev telakkisi olarak görüyorum.
Kendime, partimin birikimine ve halkımızın değişim talebine güveniyorum.”
“KURUMLAR YAĞMALANIYOR, İRADE YOK SAYILIYOR”
Ülkenin içinden geçtiği dönemi “korkunç bir yıkım” olarak nitelendiren Şahali, ekonomik sıkıntıların derinleştiğini, dezavantajlı grupların büyük travmalar yaşadığını söyledi:
“Kurumlarımız adeta yağmalanıyor.
Kıbrıs Türk halkının medarı iftiharı kurumların başına çöreklenen yağmacı zihniyet, bu kurumları soğana çeviriyor.
Kötü yönetimin bütün örnekleri art arda sergileniyor.”
Kıbrıs Türk halkının iradesinin her geçen gün biraz daha yok sayıldığını, demokratik sonuçların görmezden gelindiğini belirten Şahali, hükümetin sendikaların ve sivil toplumun eylemlerine anayasa hilafına müdahale ettiğini vurguladı.
“On yıllar boyunca başarabildiğimiz pek çok şey bugün hükümetin elinde birer skandala dönüştü.
Kıbrıs Türk halkının kendi başarısıyla yürüttüğü işler, bugün Ankara’ya havale edilip ‘kurtulduk’ deniliyor.
Bu kader değildir ve olmamalıdır.”
“BİZ YAPTIK, YİNE YAPARIZ”: KIB-TEK VE SAĞLIK YATIRIMLARI
Şahali, CTP’nin geçmişte attığı adımları somut örneklerle hatırlatarak, “Biz yaptık, yine yaparız” mesajı verdi.
Enerji alanında:
-
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (KIB-TEK) sahip olduğu tüm üretim ünitelerinin altında CTP imzası olduğunu,
-
1994, 2004 ve 2013 hükümet dönemlerinde enerji yatırımlarının planlı şekilde yapıldığını,
-
2004–2009 arasında yüksek gerilim hatlarının kapasitesinin iki katına çıkarıldığını,
-
Trafo yatırımlarıyla enerjinin istikrarlı şekilde halka ulaştırıldığını söyledi.
Sağlık alanında ise:
-
Mağusa Devlet Hastanesi,
-
Hastane Yanık Merkezi,
-
Onkoloji Hastanesi,
-
Başlatılamayan ama CTP döneminde projelendirilen Güzelyurt Devlet Hastanesi
gibi yatırımlara vurgu yaptı:
“Biz Mağusa Devlet Hastanesi’ni, Onkoloji Hastanesi’ni yapan partiyiz.
Yıktıkları hükümet sebebiyle başlayamadığımız Güzelyurt Hastanesi’nin mimarıyız.
Bunları görmezden gelip ‘siz hiçbir şey başaramadınız’ diyenlere inat,
Biz yaptık, yine yaparız demek zorundayız.”
EĞİTİMDE “BARAKA OKULLAR” ELEŞTİRİSİ: “ÇOCUKLARIMIZI KONTEYNERE SIĞDIRMAYACAĞIZ”
Şahali, eğitim alanındaki tabloya da sert sözlerle yüklendi. Okullarda 252 adet baraka/konteyner sınıfta çocukların eğitim gördüğünü hatırlatarak:
“Adına konteyner diyorlar, prefabrik diyorlar ama özünde bunlar barakadır.
Çocuklarımızın barakalarda eğitim almasına rızamız yoktur.
Belediyelerimizde başardığımız gibi, devletin imkânlarıyla okul da yaparız, sınıf eksiğini de tamamlarız.”
Kıbrıs Türk halkının kendi kaynaklarıyla kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen bir noktaya yeniden gelmesi gerektiğini vurguladı.
SU ANLAŞMASI VE KENDİ KENDİNİ YÖNETME VURGUSU
Su yönetimi üzerinden de CTP’nin duruşunu hatırlatan Şahali, 2010 yılındaki su anlaşmasının, yetki ve sorumluluğu bir şirkete devredecek kadar oynak bir metin olduğunu, ancak ilkeye dayalı müzakereyle Kıbrıs Türk tarafının yetki ve sorumluluğunu koruyan yeni bir yapı yaratıldığını söyledi:
“Eğer biz orada olmasaydık, bugün devlet su işleri diye bir dairemiz, belediyelerimizin çatısı altında su birimi diye bir birimimiz olmayacaktı.
İlkeli, bilgiye dayalı müzakereyle o zemini koruduk. Altında CTP’nin imzası vardır.”
Bunun, CTP’nin kendi kendini yönetme iradesine sahip çıkma pratiğinin somut örneklerinden biri olduğunu vurguladı.
KIBRIS SORUNU VE FEDERAL ÇÖZÜM: “BAŞLANGIÇ NOKTAMIZ DA BİTİŞ NOKTAMIZ DA”
Şahali, Kıbrıs sorununun CTP için vazgeçilmez bir eksen olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkının adada Rum halkı kadar eşit ve hak sahibi olduğunu vurguladı:
“Bu eşitlik siyasal eşitliktir.
Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs Rum halkıyla siyasi eşitlik temelinde,
karşılıklı kabul edilebilirlik ilkesine bağlı olarak federal bir çatı altında yeniden buluşması CTP açısından net bir hedeftir.”
Bu hedefin hayata geçebilmesi için Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’a destek vereceklerini, CTP’nin dış ilişkiler, Kıbrıslı Rum siyasi partiler, sivil toplum ve düşünce kuruluşlarıyla ilişkilerini doğrudan ve sürekli hale getirmesi gerektiğini söyledi:
“Türkiye’ye konuşmak değil, Türkiye ile konuşmak gerek dediğimiz gibi,
Kıbrıs Rum tarafına değil, Kıbrıs Rum tarafıyla konuşacağız.
Ortak hassasiyetleri anlayan, empati kuran bir ilişki biçimi geliştireceğiz.”
GENÇLER, KADINLAR VE ÖRGÜTLÜ GÜÇ: “BU YÜRÜYÜŞE HAZIR MISINIZ?”
Şahali, CTP’nin geleceğe yürüyüşünde gençlerin enerjisi ve kadınların kararlılığının en büyük güç kaynağı olacağını söyledi:
“Gençler sadece bugünü değil yarını da düşünen, toplumun en dinamik unsurlarıdır.
Kadın isterse olur, kadın yürürse toplum yürür.
CTP Kadın Örgütü her zaman yürüyüşümüze ışık tutan noktada duracaktır.”
Partinin var eden tüm değerlerini yeni dönemin temel gücü yapmak zorunda olduklarını ifade eden Şahali, dayanışmanın bu süreçte ilk dayanak olacağını belirtti.
“RAKİBİMİZ BİRBİRİMİZ DEĞİL, TESLİMİYET SİYASETİDİR”
Konuşmasının sonunda kurultay yarışıyla ilgili net bir çerçeve çizen Şahali, salondaki üç adayın da birbirine karşı değil, aynı hedefe yürüyen yoldaşlar olduğunu vurguladı:
“Biz buradan hep birlikte kazanarak çıkıyoruz.
Ne ben, ne sevgili Asım, ne sevgili Sıla…
Kendimizi sadece kendimizden ötürü kazanan değil, hepimizden ötürü kazanan olarak göreceğiz.
Birimiz genel başkan, diğer ikimiz sıra neferi olarak yine omuz omuza çalışacağız.”
Asıl rakibin “halka dayatılan teslimiyet, adaletsizlik, yolsuzluk, çözümsüzlük ve iradesizlik” olduğunu söyleyen Şahali:
“Biz birbirimize rakip olmadık.
Bugün halkın iktidarına bir adım daha yakınız.
55 yıllık CTP birikimi ve 30 yıllık deneyimle bu yürüyüşe hazırım.
Peki siz hazır mısınız?”
ifadelerini kullandı.