Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İran-İsrail gerilimi bağlamında Orta Doğu'da bölgesel bir çatışmanın kimsenin çıkarına olmayacağını söyledi.
Fransız gazetesi Le Monde'a verdiği röportajda Borrell, Rusya-Ukrayna Savaşı, Gazze'deki durum ve İran-İsrail gerilimini değerlendirdi.
Borrell, İran'ın İsrail'e yönelik 13 Nisan'daki hava saldırısına ve bölgede yükselen tansiyona ilişkin AB'nin gerginliğin artmasını engellemek gibi bir "siyasi hedefi" olduğunu belirtti.
İran ve İsrail'e gerilimi düşürme çağrısı yaptıklarını belirten Borrell, "İsrail'e bölgesel bir çatışma olmamasının herkesin çıkarına olduğunu belirtiyoruz. Aynı şekilde bunu Şam Konsolosluğu saldırısının ardından İranlılara da söyledik; (bölgesel çatışma) kimsenin çıkarına değil, özellikle Gazzelilerin çıkarına değil." ifadelerini kullandı.
İran'ın İsrail'e karşı hava saldırısı sonrası İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın sadece askeri noktaları hedef aldıkları ve kontrollü bir yanıt verdikleri yönünde kendisini bilgilendirdiğini aktaran Borrell, "ne İran'ın ne de Hizbullah güçlerinin savaşa hazır olduğu" yorumunu yaptı.
İran'ın İsrail'e hava saldırısı bu ülkeye yönelik yeni yaptırımları gündeme getirirken Borrell, AB'nin İran Devrim Muhafızlarına yönelik yaptırım ihtimalini değerlendirdi.
Borrell, Devrim Muhafızlarının terör örgütleri listesine alınması konusunun daha önce birçok kez görüşüldüğünü ancak böyle bir sınıflandırmanın yapılması için AB ülkelerinden birinin Devrim Muhafızlarının terör eyleminde bulunduğunu değerlendirmesi gerektiğini ancak şu ana kadar durumun bu olmadığını dile getirdi.
Borrell, Filistin konusunda tek çözümün iki devletin inşası ile mümkün olduğunu kaydetti.
Öte yandan Borrell, AB'nin gücünün "birliğinden" geldiğini ama "maalesef" Gazze konusunda Avrupalıların açık ve derin ayrılıklar içinde olduğunu söyledi.
Borrell, Avrupalı devletlerin Ukrayna ve Gazze'ye yaklaşımında "çifte standart" ile suçlandığını hatırlattı.
Ukrayna'ya destek konusunda da AB ülkeleri arasında farklılıklar olduğunu ifade eden Borrell, üye ülkelerin AB sorumlulukları kapsamında daha fazlasını yapabileceğine işaret etti.