“BU YALNIZCA TEKNİK DEĞİL, STRATEJİK BİR MESELE”
Akansoy, Fiber to Home (FTTH) teknolojisinin yalnızca teknik bir yatırım olmadığını, ülkenin dijital geleceğini, ekonomik bağımsızlığını ve bilgi egemenliğini doğrudan ilgilendiren stratejik bir konu olduğunu vurguladı.
“Bugün hızlı ve kesintisiz internet olmadan bir ülkenin eğitimde, ekonomide ve kamu hizmetlerinde rekabet etmesi imkânsızdır. Bu nedenle fiber altyapı yatırımı bir kamu hizmetidir ve kamu yararı esasına göre planlanmalıdır.”
“HÜKÜMET YİNE AYNI HATAYI TEKRARLIYOR”
CTP’li vekil, hükümetin yerli firmalarla görüşmeler yürütmesine rağmen ihalesiz biçimde işi Türk Telekom’a devrettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Yine aynı hata tekrarlanıyor. Rekabet yok, şeffaflık yok, kamusal denetim yok. Halkın malı ve hakkı bir protokolle özel bir şirkete teslim ediliyor.”
“YERLİ FİRMALARIN ÖNLERİ BİLEREK KAPATILIYOR”
Akansoy, yerli firmaların altyapıyı kurabilecek teknik kapasiteye sahip olduğunu belirtti ve “Yerli firmalar yapamaz” söyleminin haksız ve onur kırıcı olduğunu ifade etti.
“İnternet Servis Sağlayıcıları Birliği (İSSB) açıkça söyledi: Sorun firmaların yetersizliği değil, devletin bilerek önlerini kapatmasıdır.”
“25 YILLIK TEKEL DÜZENİ”
CTP Milletvekili Salahi Şahiner’in Meclis’te açıkladığı protokol detaylarına da değinen Akansoy, söz konusu anlaşmanın devlete zarar vereceğini ve rekabeti yok edeceğini kaydetti:
“Protokol, 25 yıl boyunca devlete sadece yüzde 5 kar payı öngörüyor.
Şirket, Telefon Dairesi’nin gelirlerine ve altyapısına ortak ediliyor.
Fiber hatların geçtiği her bölgede vatandaş başka bir sağlayıcıdan hizmet alamayacak.
Yani tam bir tekel düzeni kuruluyor.”
“MİNİMUM HARCAMA, MAKSİMUM KAR”
Akansoy, Türk Telekom’un altyapı yatırımı yapmadan mevcut sistemleri kullanacağını belirterek, “Bu düzenin adı nettir: Peşkeş.” dedi.
“Yeni santral, soğutma sistemi, enerji altyapısı yatırımları yok. Tüm bunlar bakanlığın omzuna yıkılmış durumda. Şirket minimum harcamayla maksimum kar elde edecek.”
“HALKIN 25 YILLIK GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALINAMAZ”
Akansoy, bu protokolün yalnızca teknolojik değil, siyasal bir meseleye dönüştüğünü vurguladı:
“Bu proje artık bir teknoloji meselesi olmaktan çıktı; ülkenin dijital gücü ve yetkilerini ilgilendiren siyasal bir meseledir. Kamu yararı göz ardı edilip halkın 25 yıllık geleceği ipotek altına alınamaz.”